Gevşemiş boyun ve yanaklar için NLIFT…

Yazar:

Cildimizin en sık yaşadığı problemlerden biri, elastikiyet kaybı ve buna bağlı sarkmadır. Bu problemlerin bizi en çok rahatsız ettiği bölgeler ise yanaklar, alt çene ve boyun kısımlarıdır. Bu problemler, kendini 30 yaş itibarı ile göstermeye başlar.

Cilt, tıpkı bir yaylı yatak gibidir…

Nasıl ki yaylı yatakların yayları zaman içerisinde kullanıma bağlı olarak esnekliklerini kaybedip çökerek, yatakların incelmesine ve yayvanlaşmasına neden olurlar; işte cildimizin içerisindeki kolajen, elastin, hyaluronik asit ve benzeri proteinler de, zaman içerisinde cildimizde azalarak cildin kalınlığının kaybolmasına; cildin daha az elastik, daha kuru ve daha yayvan hale gelmesine yol açarlar.

Cildin yüzeyinde ise, içerisindeki nemi muhafaza etmek ve dışarı kaçmasını engellemek üzere bol miktarda ölü hücre birikimi ile mat, cansız ve pürüzlü bir görünüm oluşur. Birçok kişide ise, cildimizin derinlerini çevre hasarından korumak için doğal şemsiyelerimiz olan lekeler ve kılcal damar genişlemeleri de bu sürece dahil olur.

Elastikiyet kaybı ve yaşlanma…

Elastikiyet kaybının altında yatan ana neden, cildin içerisindeki proteinlerin azalması olduğuna göre, bu proteinleri artırmayı düşünmek, planlanacak tedavide temel noktayı oluşturur. Bu proteinler, cildimizde ve tüm dokularımızda bir yandan üretilir, diğer yandan ise birçok işlevi görmek üzere tüketilirler. Ergenlik döneminden sonra tüketim, üretimin önüne geçmeye başlar. Cildimizdeki proteinlerin tüketimini artıran nedenlere baktığımızda ise; yer çekimi, stres, sigara tüketimi, güneş, solaryum, klimalar, sağlıksız ve dengesiz beslenme, hamilelik ile yetersiz veya doğru olmayan cilt bakımları gelmektedir.

4 adımla Nlift Metodu…

Bu metodun amacı, cildin azalmış proteinlerini yeniden geri kazandırmaktır. Bunun için 4 yol vardır:

  1. Cildin içerisindeki mevcut protein üreteçlerini çalıştırmak ve uzun süre yaşayacak genç proteinleri elde etmek. Bunun için 12 ay kullanılabilen ve protein üreteçlerini etkin bir şekilde uyaran Nlite Lazer Sisteminden faydalanabiliriz.
  2. Cildin içerisine pür naturel, katkısız proteinleri enjekte etmek. Bunun için hyaluronik asitler kullanılıyor ve son derece küçük dokunuşlarla cilt içerisine hyaluronik asit molekülleri birçok noktaya bırakılıyor, ardından bu moleküller suyu depolayarak cildimizde beklenen canlılık ve gerginliği sağlıyor.
  3. Cildin içerisine protein, aminoasit, multivitamin ve mineral içeren bir kokteyl elektromagnetik dalga teknolojisi ile homojen olarak gönderilir ve cildin uyuyan fabrikaları harekete geçirilir.
  4. Son olarak ise şeker moleküllerinin dokularımızda oluşturduğu, ciltteki proteinlerin hapsedilerek cildin çabuk yaşlanmasını sağlayan glikasyon işlemini yavaşlatan kozmetiklerle birlikte; hegzapeptid ve antioksidan içeren cilt bakım ürünleri, cildin ağızdan desteklenmesini sağlayan arı sütü proteinleri ve siyah üzüm çekirdeğinde bulunan antioksidanları da almak son derece yararlı.

Öncelikle doktorunuz cildinizi değerlendirdikten sonra, Nlift Metodu’nu oluşturan 4 adımdan bir ya da birkaçını sizin için planlayacaktır. İmkanlar dahilinde biri, birkaçı veya tamamını yaptırmak, beklenen faydayı da artıracaktır. Cildin doğal yenilenme sistemi olarak da ifade edilen Nlift Metodu’nun tüm adımlarının cilde uygulanması sonrası sosyal hayatı etkileyecek bir olumsuzluk olmadığı gibi, tüm aşamaların uygulanması için haftada bir defa olmak üzere 4 haftalık bir süreç genellikle yeterlidir.

Diğer metotlarla sinerji…

Cildin güneş, sigara kullanımı ve strese bağlı hasarları ile yaşlanma sürecinde ihtiyaçları çeşitlidir. Cildin hasarları değişik seviyelerdedir ve birçok terapiye ihtiyaç olabilir. Önemli olan, büyük tıp adamı Hipokratın dediği gibi “Önce Zarar Verme” anlayışıyla yürümektir.

Cilt yenileme ve gençleştirme metotlarına baktığımızda ilk amaç, cildin yüzeyindeki genç hücre içeriğini artırmaktır. Bunun için meyve asitleri ile gerçekleştirilen kimyasal peeling ilk adımdır. Sosyal hayatı bozmayacak düzeyde yüzeysel olarak gerçekleştirilen kimyasal peeling işleminde, yüzeydeki ölü hücreler ve yaşlanmış hücreler uzaklaştırılarak, yerlerine nemi bol ve yaşam süreleri uzun genç hücrelerin gelmesi sağlanmış olur. Hemen arkasından ise, yumuşak lazerler ile cildin içerisindeki kolajen, elastin ve benzeri proteinlerin üreteçlerini uyarma süreci gerçekleştirilerek; cildin içerisinde nem depolayacak, cildi onaracak, cildin savunma sistemini güçlendirecek ve yaşlanma sürecinde azalmış olan proteinler artırılmış olur.

Bunu dışında cildin daha derinlerindeki protein üretimini uyarmak için radyo dalgaları, ses dalgalarını içeren teknolojiler ile cildin derinliklerine ihtiyaçlara göre hazırlanmış, içerisinde bol vitamin, aminoasit, mineral ve benzeri maddeleri içeren kokteylleri gönderen ve elektromagnetik dalgalarla bu ürünleri cildin derinliklerine gönderen elektroporasyon işlemi de gerçekleştirilir.

Yukarıda sayılan tüm metotlar, Nlift Metodu’na ilave edilerek, etkinlik artırılabilir ve beklentiler güçlendirilebilir.

Kozmetikler…

Kozmetik tercihi de son derece önemlidir. Kozmetik kullanımında yeni anlayış, içerisinde raf ömrünü uzatıcı koruyucuları az olan, naturel birleşenleri fazla olan ve etken maddeleri fazla olan ürünleri tercih etmek. Bunun için ürünleri ve cildi iyi tanıyan bir uzmana ihtiyaç var. Özellikle antioksidanları, peptidleri, proteinleri ve özellikle C vitaminini içeren yenilikçi kozmetiklerin, beklentiler açısından daha fazla tercih edilmesi gerekiyor.

Ağızdan destekler…

Kişiye özgü sağlıklı ve dengeli beslenme planı dışında; ağızdan destek olarak yaşlanma antioksidanları (Vitamin C, Resveratrol, Co enzim Q 10 ve benzeri ürünler) ile protein içeriğindeki özellikle arı sütü proteini içeren kapsülleri de kullanmak, beklenen faydayı artırabilir. Ayrıca beslenme modelinde bol su, sebze ve meyve tüketmek de dikkatten kaçırılmamalı.

En büyük yanlışlardan da sıyrılmayı unutmamak gerekiyor…

Sadece cildin değil, tüm hücrelerimizin hızlı yaşlanmasında en büyük yaşamsal hatalarımız; sigara ve alkol tüketimi, sağlıksız ve dengesiz beslenme ve strestir. Ayrıca fazla miktarda güneşlenmek ve klimatize ortamlarda yaşamak da hücre yaşlanmasını hızlandıran faktörlerden. Bu süreçleri ve alışkanlıkları yaşamımızdan ne kadar çok uzak tutarsak, o kadar genç ve sağlıklı hücrelerimiz olur. Unutmamalıyız ki, zararın neresinden dönersek kârdır.

Uzm. Dr. Sinan İBİŞ 

[email protected]

 

 

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın