Yıllardır Kadıköy’ü soluyorum ve doyasıya çekiyorum içine kokusunu her bir sokağının. Sanatsal, kültürel, sportif etkinliklerinin, tarihi dokusunun donanımıma katkısını ve dostlarımı nasıl anlatsam der ve kağıda kaleme sarılırım hemen. Ve yıllardır da Moda’dayım. Görev yaptığım yer yine tarihi bir mekan, Gazi Mahmut Paşa Köşkü’nün içinde bulunduğu İstanbul Kadıköy Lisesi (eski Kadıköy Kız Lisesi). Öğrencilerin Moda’da giriş çıkış yaptığı ana kapıdan çıkıp, sağ tarafa doğru yol aldığınızda, biraz yürüyüp yüzünüzü de sola çevirdiğinizde Sarıca Köşkü, tarihin penceresinden sizi karşılar tüm yaşanmışlıklarıyla.
Bu köşkün önünden belki defalarca geçenlerden bile birçoğu, merak edip kime ait olduğunu öğrenme gereği duymamış olabilir. Meraklılar ise hep gizemli bir fotoğrafı ve kendilerine göre bir öyküyü özdeşleştirmişlerdir belki de kendilerince. Tarihe meraklılar ise her bir bölümünü merak etmişlerdir sanırım. Geçenlerde öğrencilerime sordum: “Hiç merak ettiniz mi, dondurma yemek için gittiğiniz yerde karşınızda duran görkemli köşkü?” Çat pat, bir iki… “Dinleyin o zaman” dedim. Kısaca özetlerken bu yazı çıktı. Yazmak geldi içimden, paylaştım.
“Sultan II. Abdülhamit’in saray doktorudur Arif Sarıca. Kagir köşk ona aittir ve İtalyan bir mimarın eseridir. Pape adlı bir kalfa tarafından kesme taştan yapılmıştır. 5 kattan oluşan, zarif ve sağlam bir yapıdır. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermeni Okulu olarak kullanıldıysa da, daha sonra İstanbul işgalden kurtarılınca Sarıca Köşkü boşaltıldı ve Arif Paşa yine ailesiyle binaya yerleşti. Bu bina halen Sarıca’ların mülküdür ve ünlü piyanist Ayşegül Sarıca, ailesiyle burada oturmaktadır.”
Kadıköy’de önünden geçerken bizlere bir şeyler anlatmak isteyen öyle tarihi mekanlar var ki. Bir yüzümüzü dönsek, dile gelip içlerini dökmek isteyecekler sanki. Bir denemekte fayda var…
