Kendimize ne kadar kötülük yapabiliriz? Neden estetik olamıyoruz? Her gün içinde bulunduğumuz çevremiz daha güzel olamaz mıydı? İşte bu soruları aklımıza getiren birçok nedenin bulunduğu İstanbul’da Kadıköy Life objektiflerine yansıyan iki ayrıntı, baz istasyonlarını tekrar gündeme getirdi.


CAMİNİN MİNARESİ BAZ İSTASYONUNA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ…

Maltepe’de Küçükyalı Merkez Camii’nin minaresindeki inanılmaz manzara, bir hayli düşündürücü. Estetik açıdan da oldukça çirkin görüntünün en önemli boyutu ise, minaredeki baz istasyonlarının apartmanlara olan mesafesi. Yıllardır tartışılan “Baz istasyonları kanser mi yapıyor” polemikleri bile Ahmet Kutsi Tecer Sokağı sakinlerinin huzurunu kaçırmaya yetti. Minareyi çevreleyen baz panelleri ile minare duvarlarını dışarıdan delen ve aşağı sarkan baz kablolarının oluşturduğu estetik dışı görüntü, tüm çevreden rahatlıkla görülebiliyor. Polemikler bir yana, kamuoyuna yansıyan birçok vaka ve açıklamalar tedirgin ediyor. Diğer yandan “ibadethane ve görsel bütünlüğünün”, baz istasyonuna dönüştürülen minare nedeniyle zarar gördüğü düşünülüyor.

mimar-sinan-gorseydi-gozyaslarina-bogulurdu (3)

SUADİYE’YE “KULE GİBİ” BAZ İSTASYONU…

Anadolu Yakası’nda baz istasyonu kaygısının arttığı noktalardan biri de, Sahilyolu’nda otoparka inşa edilen 20-30 metrelik “kule gibi” baz istasyonuyla Suadiye. Çevre sakinleri, hem sağlık hem de estetik açıdan hayli kaygı içerisinde. 

mimar-sinan-gorseydi-gozyaslarina-bogulurdu (4)

ŞOK RAPORLAR VE SONUÇLAR…

İsrail’de yapılan bir çalışmaya göre, baz istasyonundan 350 metre uzaklığa kadar bölgede oturanların, baz istasyonundan çok uzakta oturanlara göre yedi kat fazla kansere yakalanma riski var. Alman doktorların Naila şehrinde bin hasta üzerinde yaptıkları araştırmada, bazdan 400 metre uzaklığa kadar bölgelerde oturanların daha uzaktakilere göre kanser riski üç kat artıyor. Yine en az 35 bin baz istasyonunun yargı kararı nedeniyle “sürgün” edilerek yerinin değiştirildiği de verilere yansıyan ayrıntılardan. 2013 yılında medyanın gündeminden düşmeyen gelişmelerden biri de, Dünya Sağlık Örgütü’nün hem cep telefonlarını hem de baz istasyonlarını beyin tümörleri için risk kabul ederek listesine almasıydı.

ELEKTROMANYETİK RADYASYON…

Çocukların radyoaktif alanlardan kolayca etkilenmelerinin mümkün olduğu, ilk defa İngiltere’de mevcut bir uzman grup tarafından ortaya konuldu. Sebep ise, çocukların büyüklerden daha uzun bir zaman maruz kalacakları ve fizyolojik açıdan çocukların gelişmekte olan sinir sistemleri olması. Beyin dokularında daha fazla su ve iyon konsantrasyonu olduğundan, RF enerjisini kafada daha fazla tuttukları biliniyor. Vücudun ısı yükünü dağıtmakta yetişkinler ile çocuklar arasında fark az. Baz istasyonlarının elektromanyetik radyasyon yaydığı kesin. BTK’nın (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) baz üstüne koyduğu sertifikadaki güvenlik mesafesi içinde standardın üstünde radyasyon olduğundan, hiçbir canlının bu mesafe içinde olmaması gerektiği verilere yansıyor.

KISA VE UZUN VADEDE RİSKLER KORKUTUYOR…

Baz ve cep telefonunun yaydığı radyasyonun iki tür biyolojik etkisi olduğu biliniyor. Kısa zamanda hissedilen etkiler diyebileceğimiz baş ağrıları, göz yanmaları, yorgunluk, halsizlik ve baş dönmeleri, çocuk ve gençlerde davranış bozuklukları, yine gece uykusuzlukları, gündüz uykulu dolaşım, küskünlük ve sürekli rahatsızlık nedeniyle topluma katılmamak gibi neticeler de raporlara yansımış. 10 sene ve üzeri radyasyona maruz kalındığında ise moleküler ve kimyasal bağların, hücre yapısının, vücut koruma sisteminin zarar görebildiği biliniyor.

mimar-sinan-gorseydi-gozyaslarina-bogulurdu (1)

 

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın