Titiz olmak, insana ve çevreye saygının gereği!

Yazar: Haber Merkezi

Kadıköy Life Dergisi’nin son günlerde en çok ses getiren çalışmalarından biri de, baştan savma yapılan bina yıkımları ve hafriyat taşımacılığına yönelik “Kadıköylüler kanserin kucağına işte böyle bırakılıyor” haberi oldu. Diğer yandan az da olsa, işini titizlikle yapanlar da yok değil. Bu kez objektiflerimizde tozun üzerine göstermelik sıkılan suyun yerine bol tazyik, kamyonların da üzeri tentelerle kapatılan bir sistem var. Diğer yandan 2017 yılında İstanbul’u yeni bir dönem bekliyor; tırların yerini “kırk ayak kamyonlar” alacak ancak, bu kez trafik kaosu daha da artabilir!

Kadıköylüleri derin derin öksürten, sağlıklı nefes almalarını engelleyen inşaat tozlarının çevreye saçılmaması için yıkımların çok planlı ve kontrollü yapılması gerekiyor. Kadıköy’de haberimiz bu kez olumlu, zira daha bir hafta önce adeta çeşme suyu gibi tazyikten uzak bir şekilde yapılan “sözde hafriyat sulaması” hala hafızalarda yerini koruyor. Erguvan Sokak’ta büyük binaların yıkımı boyunca çevreye toz saçılmaması ve çalışmanın hızla bitirilmesi memnuniyetle karşılandı.

İKİ TANKER HAZIR, TOZA ZERRE MÜSAADE YOK…

Apartmanın yıkımı ve hafriyatın kamyonlara yüklenmesi sırasında iki tanker hazır bekletilirken, itfaiye hortumlarının tazyiği kadar etkili suyun tozun oluşabileceği noktalara doğru olarak sıkılması nedeniyle olumsuz görüntüler oluşmadan çalışma tamamlandı.

NACİ ACAR: DÖNÜŞÜM GERÇEĞİNDE HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI…

Kadıköy Life Dergisi’ne konuşan Hikmet Acar İthalat İhracat firmasının sahibi Naci Acar şunları ifade etti: “İşimizi temiz, doğru ve düzgün yapmak zorundayız. Binaların yapılması kadar eskimesi ve yıkılır noktaya gelmesi de doğal. Betonların, hafriyat atıklarının şehirden uzaklaştırırken çevreye olumsuz etki yapmaması gerekir. Planlı, sistemli ve doğru hafriyat çalışması yapmak, çevreye ve insana saygının gereğidir.

EKSTRA ARAÇ YÜKÜ GELECEK…

Ayrıca UKM kararı ile 2017 sonu itibariyle tırların Kadıköy’de çalışmasına yasak getirileceğini öğrendik. Tırlar yerini ‘kırk ayak’ diye adlandırdığımız kamyonlar hafriyatları alacak. Bize kalırsa, bu karar yeni sorunları getirecek. Bir hafriyatı 10 tırla kaldırabiliyorken, bu kez en az 15 kamyonla iş tamamlanabilecek. Bu da daha çok trafik demek. Ayrıca kamyonların manevra özelliği zayıf, yok. Tırlar ise bilinenin aksine çok iyi manevra yapar ve iş daha kısa sürede biter. Kırk ayak ile sahadan 8 metreküp, tır ile 13 metreküp hafriyat kaldırıyoruz. Tırlar çalışmalarda olmazsa, ekstra araç yükü binecek anlamını taşıyor. Hafriyat şantiyeden ne kadar hızlı çıkarsa, o kadar iyidir. İstanbul’da 20 bine yakın kayıtlı hafriyat kamyonu olduğunu biliyoruz. Yeni UKM kararı ile birlikte bu rakam 25 binleri geçebilir. Hatta sadece kırk ayaklar olursa, 35 bin sürpriz olmaz.”

KADIKÖY LIFE’IN ÖZEL HABERİ İŞTE BÖYLE SES GETİRMİŞTİ…

Fikirtepe’de kentsel dönüşüm amacıyla gerçekleştirilen yıkım çalışmasındaki trajikomik görüntüler Kadıköy Life objektiflerine yansımış, internet ve sosyal medya üzerinde büyük ilgi görmüştü. Haberin ayrıntısında şunlar yer alıyordu:

KADIKÖYLÜLER KANSERİN KUCAĞINA İŞTE BÖYLE BIRAKILIYOR!

Daha güzel bir gelecek için devam eden kentsel dönüşüm çalışmaları, Fikirtepe’de bir hayli hız kazandı. Ancak Kadıköy Life Dergisi objektiflerine yansıyan o kareler; “olmuş olsun diye, prosedür gereği yapılan yetersiz çalışmaların” ortaya çıkardığı riski doğruluyor. Solunum yolu enfeksiyonları ve kansere neden olan asbest ile diğer partiküller, yetersiz-trajikomik sulama ve yıkım çalışmalarıyla uygun zemini bulduğunda ciğerlerimize işte böyle doluyor.

SULAMA ARACI VAR MI? EVET, VAR!..

Hızırbey Caddesi üzerinde bir yıkım sahası… İş makinesi, eski binayı her matkap darbesi ile toz bulutu eşliğinde aşağı indiriyor. Sahada bir de sulama aracı mevcut. Var mı? Evet, var! Ancak “bu sulama aracı görevini yapabiliyor mu, fonksiyonlarını yerine getiriyor mu” sorusunun yanıtı, korkunç! Diğer yandan, cadde ve sokaklarda da trajikomediyi andıran yıkama çalışmaları dikkat çekiyor. Yıkım sahalarında üst düzey görevliler ise sağlık tehdidin farkında, maskelerle geziyor. Fakat tüm vatandaşların gün boyunca maske ile gezme şansı yok!

CILIZ SUYU HAVAYA ATIYORLAR, TOZ BAŞINI ALIP GİDİYOR…

Ortaya çıkan tozu bastıramayacak kadar zayıf suyla yürütüldüğü görülen yıkım çalışmasında dikkat çeken bir ayrıntı daha var. Cılız su, matkap darbelerinin vurduğu ve tozun saçıldığı noktalara değil, havaya tutuluyor. Toz kütlesi her yıkım darbesinde daha da artıyor, tozu yutması gereken su ise zayıf bir şekilde havaya atılıyor. Çoğu zaman da su sıkılmıyor! Görüntüler, “yıkım çalışmalarında personeller ne kadar bilgili, yeterli, bunun denetimi etkili ve doğru bir şekilde yapılabiliyor mu” sorusunu akıllara getiriyor. Saatlerce, günlerce süren çalışmalarda rüzgarla birlikte evlerin kapı ve pencerelerinden içeri girerek çocuğundan yaşlısına ciğerlere dolan toz zerrecikleri, insan sağlığı açısından ciddi risk de taşıyor.

KADIKÖY LIFE DERGİSİ, TEHLİKEYİ SÜREKLİ GÜNDEMDE TUTUYOR…

Kadıköy Life Dergisi, daha önce birçok haberlerinde ciddi sağlık tehdidini manşetlerine taşımıştı. O haberlerde şu ayrıntılar yer almıştı:

ACISI YILLAR SONRA ORTAYA ÇIKABİLİR!

Asbest, solunum ya da içme suyuyla vücuda girdiğinde başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açıyor. Asbest lifleri havayla alındığında, bu liflerin büyük bölümü hava yolları hücrelerinde birikiyor. Bunların üst solunum yollarının yukarı bölümlerinde kalan bir bölümü, boğazdaki mukus tabakasıyla birlikte balgamla atılıyor ya da yutuluyor. Ancak bir bölümü akciğerin derin kısımlarına kadar inerek vücuttan hiçbir zaman çıkmayabiliyor. Asbestin neden olduğu hastalıkların ortaya çıkması için 20-40 yıl arası bir süre geçmesi gerekebiliyor.

TOZLA GELEN ASBEST KANSER YAPIYOR, BOĞAZ ENFEKSİYONLARI KOL GEZİYOR…

Asbestin (öldürücü toz) Kadıköy’de birçok ev ve apartmanda, çatı yapımlarında ve çeşitli inşaat çalışmalarında kullanıldığı biliniyor. Birçok kuruluş tarafından asbestli yapıların gerek yıkım sürecinde, gerekse de şehirden atılmasına kadar çeşitli aşamalarında ortaya çıkardığı riski minimize etmek için çalışmalar yapılsa da, bunun sahada uygulanırlılığı konusunda vatandaşların kafası hayli karışık. Çoğu kez temiz sandığımız havada bile toz zerreleri, partiküller geziyor. İnşaatlardan çıkan tozların kapı ve penceremizden evlere girmesi ise son derece kolay ve doğal. Bir anlamda evlerimizde soluduğumuz havanın bile riskli olma ihtimali yüksek.

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın