Seramikte saklı denizin gizemli dünyası…

Yazar:

“Su aktığı yerden bir daha geçmez. Duygular da öyledir ve ben yaptığım eserlerle o anki ruh halimi belgeliyorum…” Kadıköy’de atölyesi ve galerisi bulunan ünlü seramik sanatçısı Ahmet Nejat Birdevrim, sanatının felsefesini bu ifadeyle açıklıyor.

Onlarca sergiye imza atmış, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık’ta da eserleri bulunan Birdevrim, 1982’de Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nu okul ikincisi olarak bitirmiş. 1985’ten beri kendi atölyesinde çalışmalarına devam eden sanatçı, aynı zamanda 1993’ten beri İstanbul Üniversitesi Cam Seramik ve Çini Programı’nda öğretim görevlisi olarak mesleğini sürdürüyor.

Akçiniyi Türkiye’de ilk kullanan sanatçı, bu malzemeyi hafif olması ve toprak piştikten sonra beyaz olması gibi sebeplerle tercih ediyor. Sanatçının özelliği ise, yaptığı çalışmaların hiçbirini önceden tasarlamaması… Ona göre bu sayede yaptığı eserler, tek ve orijinal olma özelliğine sahip oluyor. Zanaat ve sanatı ayıranın da bu nokta olduğunu düşünüyor: “Sanatçı esere duygusunu yansıtır, bir yerden kopyalamaz. Kendi hislerinin yansıtıldığı esere sanat denir ancak…”

Birdevrim, bu fikri temel alarak yaptığı seramik eserlerinde Anadolu insanının birlik ve beraberliğini, sabrı ve sevgiyi yansıtarak, duygularını kaydettiğini düşünüyor. Eserlerinin mavi renk ağırlıklı olmasının sebebi ise, geçmişte de 7 sene dalgıçlık da yapmış olan sanatçının deniz altının büyülü dünyasından çok etkilenmesi…

Eserlerinde geleneksel ve moderni birleştiren sanatçı, Osmanlı-Selçuklu’da gördüğü sanatı toprağa yansıtırken, işlevselliğe de önem veriyor. Örneğin telefon şeklinde yaptığı eseri, gerçek bir telefon olarak kullanılabiliyor. Keza seramikten saatler de koleksiyonunun dikkat çekici unsurlarından biri…

Birdevrim, öğretim görevliliği kariyerini ise sanat hayatıyla bir arada sürdürmeyi tercih ediyor. Kendisine gelen kadroya geçme tekliflerini şu ana kadar hep reddetmiş, çünkü bir sanatçının ancak özgür olabilirse sanatçılığını sürdürebileceğini düşünüyor. Bir yere bağlı kalmanın sanata zarar vereceğini düşünen Birdevrim, aynı zamanda teknik bilginin mutlaka aktarılması gerektiğine inandığından ötürü üniversitede ders vermeye devam ediyor; öte yandan Kadıköy Palas İş Hanı’ndaki atölyesinde de çalışmalarını sürdüyor.

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın