Anadolu Yakası’nın nazar boncuğu; Pendik (1920-1970)

Yazar: Kadir Toprakkaya

Bu haftaki Nostalji Kadıköy bölümünü, Anadolu Yakası’nın nazar boncuğu olarak kabul edilen Pendik ilçemize ayırdık. Ayırmamızın bir nedeni, Pendik’in nedense Kadıköy ile arasında çok önemli benzerlikler barındırıyor olması. Fotoğraflara bakıldığında zaten bu durum belirgin biçimde anlaşılıyor. Bir diğer nedeni ise, Radyo Kadıköy’den arkadaşımız Nurettin Ediz’in Kadıköy Ansiklopedisi’nde Pendik ile ilgili kaleme aldığı yazı.

1920-1970 yılları arasındaki zaman diliminden nostalji yolculuğuna çıkaracağız sizleri. Yani Pendik’in 50 yılından kareler ile geçmişe gideceksiniz. Bir başka tesadüf, bizlere bunu yapmamızı sağlayan Nurettin Ediz’in de şimdilerde 50 yaşını kutluyor olması. Kadıköy Life Ailesi olarak ona nice yıllar diliyoruz.

Pendik
70 YIL ÖNCE, 70 YIL SONRA PENDİK…

1947 yılı temmuz ayında, yazarını bilemediğimiz bir gazete makalesinde anlatılan Pendik manzarası, bugün yaşı 60’ın altında olanların asla hayal edemeyeceği görüntüler taşıyor. Yazar, yıllar önce yaptığı ilk seyahatte Pendik’te gördüğü yöre halkının Beyoğlu’nu anımsattığını anlatırken; burada neredeyse hiç Türkçe konuşulmadığını, ağırlıklı olarak Rumca, biraz da Fransızca konuşulduğunu söylüyor.

Pendik
DOLAYBAĞ, YAYALAR, ŞIHLI VE KURTKÖYÜ…

Yazarın 1932 yılında yaptığı ikinci ziyarette yazdıklarından, kayıkla Pavli Adası’na geçtiğini, bu adada bir zamanlar genç karısını kıskanan bir İtalyanın yaptırdığı köşkten kalma bir harabenin ve bir kır kahvesinin bulunduğunu öğreniyoruz. Yazar, 1933’de yaptığı ziyarette ise Pendik’in dört köyünü gördüğünden bahsediyor; Dolaybağ, Yayalar, Şıhlı ve Kurtköyü…

4 BİN 980 NÜFUSLU BİR KASABA…

1938 yılında bir kez daha Pendik’e gelen yazarımız, bu kez Pendik Koyu’nda tutulmuş taze balıkların lezzetinden bahsediyor. Yazarımız, iki yıl sonra Ankara’dan İstanbul’a döndüğünde oturmak için ev ararken yolunun yine Pendik’e düştüğünü yazıyor; burada bir evi çok beğendiğini ama şehre uzak olduğu için böyle bir girişime cesaret edemediğini belirtiyor. Yazar, 1947 yılında yaptığı son ziyaretin ardından kaleme aldığı bu yazıda, yöre hakkında o güne dek pek bir şey yazılmamış olmasına, hikâyelerde ya da romanlarda buranın hiç işlenmemiş olmasına şaşırdığını da belirtiyor. Yazarın Belediye Başkanı ve Ressam Ali Karsan’dan aktardığına göre Pendik, o tarihte 4 bin 980 nüfuslu bir kasabadır. Resmi kayıtta ise Kartal’a bağlı bir köydür.

Pendik
TÜRKÇEDEN ÇOK RUMCA KONUŞULUYOR…

Bir başka ünlü yazar Sermet Muhtar Alus da Pendik’e yaptığı bir seyahati anlatırken, buranın saf havasından ve etrafta Türkçeden çok Rumca konuşulduğundan özellikle bahsediyor. Alus, buradaki Rumcanın da İstanbul’dakinden farklı, Yanya’dan gelen muhacirlerin Rumcası olduğunu anlatıyor. Sermet Muhtar Alus, yine aynı yazısında Pendik’ten ucuza et ve sebze almak için Kadıköy, Haydarpaşa, hatta Üsküdar’dan buraya gelenler olduğunu da aktarıyor.

EHEMMİYETSİZ BİR YAZI…

Tekrar isimsiz yazarımıza dönecek olursak; yazar, 1947 yılında bir temmuz günü kaleme aldığı bu makalenin o gün için ehemmiyetsiz bir yazı olduğunu söylüyor. Kıymetli yazarımız, yazdığı bu satırların tam 73 sene sonra, bir ağustos akşamı yeniden yazılıp paylaşılacağını elbette hayâl edemezdi. Tıpkı onun yazdıkları ve elimizdeki şu birkaç fotoğraf olmasa, bugün böyle bir Pendik’i asla hayâl edemeyeceğimiz gibi!..

Pendik
k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın