Asya Çağlar: Çocuk kitapları özenli bir dille yazılmalı

Yazar: Pınar Baltacı

2000’li yılların başında çocuk kitapları alanına öncelik tanıyarak yayıncılık sektörüne giriş yapan Asya Çağlar, Kelime Yayınları’nı kurarak çocukların dünyasına sayısız eser kazandırdı. Son yıllarda ülkemizde ve dünyada hızla gelişen çocuk edebiyatına dair görüşlerine başvurduğumuz Çağlar, çocuk kitaplarının önemini Kadıköy Life dergisine şu sözlerle anlattı: “Kitap, çocuk için zihinsel bir besin. Bu nedenle yazar, çizer ve yayıncıların çok ciddi sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Her yayınevi; editörü, yazarı, kadrosu ve kendine özgü çizgisiyle bu sorumluluğun bilincinde üretim yapmalı.”

Öncelikle sizi tanıyalım. Kelime Yayınları’nın kurulduğu yıllardan bahseder misiniz?

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji mezunuyum. Ardından, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV Sinema bölümünde yüksek lisans ve doktoramı tamamladım. 10 yıl kadar kurumsal iş hayatı deneyimimden sonra Mart 2006’da çocuk ve ilk gençlik kitapları yayımlamak üzere Kelime Yayınları’nı kurdum. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de 2000’li yılların başı itibariyle çocuk kitabı üretimine yönelik bir yoğunluğun ve ilginin olduğunu biliyoruz. O dönemde açılan yeni yayınevlerinin, çocuk kitapçılarının, çocuk kitapları alanına giren büyük yayınevlerinin çalışmalarının sonucunu bugünlerde görüyoruz. Okuma etkinlikleri, yazar buluşmaları, çocuk edebiyatına yöneliş, o yıllarda hayatımıza girmeye başlamıştı. Bugünlerde ise yükselen bir ivmeyle devam ediyor.

Yayıneviniz bünyesinde çoğunlukla çocuk kitapları yayımlanıyor. Yazarlarınız ve kitaplarınızı genel anlamda nasıl anlatırsınız?

Çocuk ve ilk gençlik kitapları yayımlıyoruz. Yayıncı ile yazar işbirliğine çok önem veren bir yayıneviyiz. Yayınevimiz beşinci yılındayken “Kelime Yayınları 5. Yılında Yeni Yazarını Arıyor” adıyla çocuk edebiyatıyla ilgilenen yeni yazar adaylarına yönelik bir yarışma düzenledik. O yarışmanın birincisi ve ikincisi olan Özlem Tokman ve Renan Özdemir’in eserlerini yayımlamaya devam ediyoruz. Aradığımız, sürdürülebilir bir ilişki; yaşamının bundan sonraki döneminde çocuk kitaplarıyla içli dışlı olacak yazarlarla çalışmayı tercih ediyoruz.

Dünya çocuk edebiyatında aradığımız kriterler ise, eserlerin her nesilde beğeniyle okunması. Amerikalı yazar Arnold Lobel’in “Kurbağa ve Murbağa” serisini her çocuğun okumasını öneriyorum. Kitabın arkasındaki “Her çocuk bu seriyi tanımayı hak ediyor” yorumu, benim de önerimi doğruluyor nitelikte. Hatta bu seriyi ailece okumak daha iyi olacaktır. Buna ek olarak, Alman yazar Janosch’un “Vaay Panama Ne Güzelmiş” kitabı, bol ödüllü bir eserdir. Bu kitabın, çocukluğu Almanya’da geçen herkes tarafından okunduğunu söyleyebilirim. Janosch’un Türkiye’deki yayıncısı olmak ayrı bir mutluluk bizim için. Farsçadan çevirdiğimiz Kermani’nin tüm eserleri ama özellikle de “Mecit’in Maceraları” serisi, hem eğlenceli hem akıcı diliyle tüm yaş grubu okurlarını peşinden sürüklüyor. Kitabın içindeki Davul öyküsü, orijinal dilinde yayımlandığı yıl Amerikalı Cricket dergisi tarafından son 30 yılın en iyi öykülerinden biri olarak da seçilmiş.

Çocuk kitapları sektörü ülkemizde özellikle son yıllarda ciddi anlamda büyümeye başladı. Geçmişten bugüne kitapları nasıl yorumlarsınız?

Çocuk kitapları yayıncılığının bir sektöre dönüştüğünü görmek sevindirici. Sadece çocuk kitapları yayımlamak, bu alanda uzmanlaşmak için yeni yayınevleri kurulmasının yanı sıra yetişkin kitapları yayımlayan popüler yayınevleri de bu alandaki yükselişi, ihtiyacı görmüş olmalılar ki onlar da çocuk kitapları yayımlamaya başladılar; bazen aynı marka içinde, bazen de farklı bir marka altında. Her yaş çocuk okura uygun, renkli, resimli, iyi basılmış yerli ya da yabancı birçok çocuk kitabına artık kolayca ulaşabiliyoruz. Çeşitlilik göz doldurucu nitelikte.

Yetişkin kitapları yazan kimi yazarlar, çocuklar için de yazmaya başladılar. Çocuk kütüphaneleri, açılan çocuk kitapçıları, mevcut kitabevlerinin çocuk reyonlarında çok renkli etkinlikler, albenili raflar görebiliyoruz. Yazarlar artık sadece kitabı yazmakla kalmayıp, kitabın yaratıcı okuma çalışmalarını da yaparak çocuk okurla buluşuyorlar. Birçok alanda olduğu gibi çocuk yayıncılığı alanında da sosyal medya gücünü hissettiriyor. Çocukları ve öğrencileri için kitap arayan anneler ve öğretmenler, sıklıkla sosyal medya hesapları üzerinden kitap önerilerinde bulunuyorlar.  Bizim zamanımızda bu kadar renkli ve çeşitli değildi çocuk kitapları. Daha doğrusu çok da çocuk kitabı ayrımı yoktu diyebiliriz. Elimize ne geçerse onu okuyorduk. Öğretmenlerimiz ya da büyüklerimiz bize ne getiriyorlarsa onu okuyorduk. Bunlar çoğunlukla klasik romanlardı. Bazen az kitap olduğu için bir kitabı birden fazla kez okuduğumuz da oluyordu. Fakat bugün yayımlanan kitapları okumaya yetişemiyoruz.

Çocuk kitaplarında bulunması gereken en önemli unsur nedir? İyi bir çocuk kitabına dair ebeveynlere rehberlik edecek tüyolar verir misiniz?

Kitap özenli bir dille yazılmış olmalı, en önemlisi bu diye düşünüyorum. Akıcı, zengin bir dile sahip olmalı. Çocuğa ders verme amacı gütmeyen, kıssadan hisse cümlelerle donatılmayan, çocuğu öykünün içine çeken, ona farklı yaşam deneyimleri sunan bir öyküsü olmalı kitabın. Öyküyü destekleyen özgün resimlemeler, çizimler, sanatsal bir tasarım ve kaliteli bir baskı, nitelikli kitapların olmazsa olmaz özelliklerindendir. 

Kelime Yayınları’nın farklı projeleri var mı? Yazar ve okurları buluşturmak adına neler yapıyorsunuz?

Özel ya da devlet okullarında yazarlarımız ve kitaplarımızla aktif olarak yer alıyoruz. Bunun yanı sıra editörlerimiz ve çizerlerimiz de kendi alanlarında atölyeler yapıyorlar. Yazarlarımızla birlikte belediyelerin ve bazı kurumların kitap fuarlarına ve festivallerine katılıyoruz. Yine yazarlarımızla kitap-kafelerde gerçekleştirdiğimiz atölyeler oluyor. Çocuk kütüphanelerinde de aynı şekilde okur-yazar buluşmaları gerçekleştiriyoruz. Eğitmen ve veli seminerlerine çok önem veriyoruz. Farklı sektörlerde faaliyetler gösteren şirketlerde çalışan anne babalara yönelik, kendi çocuklarına kitap okumayı alışkanlık haline getirmesini sağlayacak kısa bilgilerin verildiği seminerler düzenliyoruz. 

Çocuk kitaplarının artışıyla beraber illüstratör alanı da önemli gelişme gösterdi. Bu alandaki yenilikleri nasıl yorumlarsınız?

Michelangelo’nun “Ben heykel yaratmıyorum, heykeller o taşların içinde zaten var, ben sadece fazlalıkları alıyorum” sözü, sanatsal dokunuşu çok güzel ifade eder. Yayınevimize portfolyolarını gönderen illüstratörlerin çizimlerine bakıyorum da çoğunda bu yaklaşımı görüyor gibiyim. Bazen hangi çizerle çalışsak kararını vermekte bile zorlandığımız oluyor ama “Her kitabın bir çizeri vardır” diyorum hep. Metnin özümsenmiş, kendi sanatsal yaratıcılığını da ekleyerek yapılan çizimlerle kitaplarımız başka bir görsellikte çıkıyor. İllüstratörler kitabı yaşatan, yazarla birlikte kitabı bütünleyen sanatçılar. Burada son zamanlarda sıklıkla üzerinde konuşulan “Sessiz Kitaplar”dan bahsedebiliriz. Bu eserlerde yazı yok, sadece çizimlerden oluşan kitaplar bunlar. Çizer, düşündüğü metni sadece çizimleriyle okuruna vermeye çalışıyor. Her okur, aslında çizimlere bakarak kendi hikâyesini okuyor da diyebiliriz.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Kitap, çocuk için zihinsel bir besin. Bu nedenle yazar, çizer ve yayıncıların çok ciddi sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Her yayınevi; editörü, yazarı, kadrosu ve kendine özgü çizgisiyle bu sorumluluğun bilincinde üretim yapmalı. Ayrıca ebeveynler, çocuklarına kitabı önce tanıtmak ve ardından sevdirmek için yaratıcılıklarını kullanabilirler. 1 yaş itibariyle kendilerine kitap okunan çocukların akademik açıdan da başarılı oldukları tartışma götürmüyor. O nedenle evde ailelere çok iş düşüyor. Her çaba okula bırakılmamalı.

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın