Bülent Emrah Parlak: Kadıköy, Türkiye’nin lokomotifidir!

Yazar: Fevzi Özmen

Ekranların sevilen komedi programı Çok Güzel Hareketler Bunlar’da Tabutçu Recep rolü ile tanıdık onu. Müşfik Kenter hocanın öğrencisi olan ve onun “İyi insan olan, iyi oyuncu olur” sözünü kendisine düstur olarak benimseyen Bülent Emrah Parlak, aynı zamanda fanatik bir Beşiktaşlı… Zamanının çoğunu kızı Lisa Parlak ile geçiren ve son zamanlarda “Bülent Beyin Hikâyesi” oyunuyla dikkatleri üzerine çeken başarılı oyuncu ile tiyatroların dünyasını konuşurken, birçok toplumsal sorunu da masaya yatırdık.

Öncelikle sizi sizden dinleyelim. Kendinizi en iyi anlatan üç özellik nedir?

1979 yılında dünyaya geldim. Aslen Elazığ Karakoçanlıyım. Çocukluğumun çok büyük kısmı Ankara’da geçti. “Bülent Emrah Parlak kimdir?” sorusunu cevaplayabileceğimi düşünmüyorum. Onu eşime, arkadaşlarıma ve çevreme soracaksınız. Onlar beni iyi daha tanımlar. Ancak genel anlamda şunu söylebilirim; yaşadığı dünyayı çok seven ve daha iyi olmasını isteyen, eşitlik duygusunu her anlamda benimseyen, çok iyi Beşiktaşlı olan, her şeyden önemlisi de Lisa Parlak’a iyi bir baba olmaya çalışan biriyim.

Bülent Emrah Parlak

Oyunculuğa nasıl başladınız? Serüveninizi bizlerle paylaşır mısınız?

İlkokuldayken bir tiyatro oyununda oynadım. Daha sonra yolum oyunculukla izleyici olarak çok kesişti ve bu işi yapmaya karar verdim. 2002 yılında Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’ndeki eğitimimi bırakıp, Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümü’ne girerek orayı bitirdim. Böylelikle oyunculuk sürecim başlamış oldu. Sonrasında hepinizin bildiği BKM ve Çok Güzel Hareketler Bunlar süreci geldi.

Bülent Emrah Parlak

Sizi hep komedi rollerinde gördük. Oyunculuğu komedi açısından ele aldığımızda, bu yönde oyunculuk yapmak isteyenlere tavsiyeleriniz neler?

O konuda yetkin miyim bilemiyorum. Ben hâlâ bu bitmek bilmeyen öğrenme sürecinin bir aşamasındayım. Öğrenerek devam ediyorum. Komedinin hem yerel hem de evrensel anlayışı var. Her ikisinden de uzak kalmadan, yerel komedi biçimlerini ve anlayışlarımızı çok iyi bilerek, daha önce bu işi çok iyi yapan ustalarımızı ve komedi anlayışlarımızı benimseyerek yola devam edebilirler. Ben, Müşfik Kenter’in öğrencisiyim. Müşfik Kenter, her şeyden önce öğrencilerine “İyi insan olan, iyi bir oyuncu olur” derdi. Bu söz sanki beylik bir lafmış gibi duruyor ama yıllar geçip tecrübe edince, bunun ne denli özel bir söz olduğunu anlıyorsunuz.

“Bülent Beyin Hikâyesi” oyunu nasıl çıktı ortaya? Oyun hakkında aldığınız yorumlardan bahseder misiniz?

Bülent Beyin Hikâyesi, kendimize ait olan Bal Porsuğu Tiyatrosu’nun kuruluş oyunlarından ve esasında o tiyatronun kuruluş sebeplerinden birisi. Oyunun ortaya çıkış hikâyesine dair şunları söyleyebilirim; sahnedeyken aklıma ‘Beyin organını oynarsam nasıl olur’ diye bir düşünce geldi. Bu fikri Bal Porsuğu Tiyatrosu’nun baş aktörlerinden Uğraş Güneş ile paylaştım. Sonra bir ekip işiyle oyunu sahneye koyduk. Uğraş Güneş yazdı, Murat Eken yönetti, ben ise oynadım. BKM kadrosundan çok sevgili dostlarım Barış Arduç, Burcu Biricik, Erdem Baş, Ersin Korkut, Gülhan Tekin, Haki Biçici, Melis Birkan, Onur Buldu, Sarp Apak, Şahin Irmak, Necip Memili de ‘Sine-Tiyatro’ aracılığıyla insan vücudundaki organları seslendirerek ve oynayarak destek oldular. Oyunumuz 19. Direklerarası Seyirci Ödülleri’nde “Özgün Yeni Oyun Ödülü” alırken, 2019 yılında İskandinavya ve Almanya turu yaptı.

Bülent Emrah Parlak

Fanatik Beşiktaşlı olduğunuzu her fırsatta dile getiriyorsunuz. Beşiktaş hayatınızda ne ifade ediyor?

Öncelikle futbolun benim hayatımda çok önemli yeri var. Hem oynayan hem de çok yakından takip eden biriyim. Beşiktaşlılık tarif edilemez bir duygu… Onursal Başkanımız Süleyman Seba’nın dediği gibi; “Beşiktaşlılık bir değerler manzumesidir. Dürüstlüktür, ahlaktır, iyi insan olmaktır.” Beşiktaş bir futbol kulübü ama Beşiktaşlılığın Türkiye ile özdeşleştiği bazı durumlar da şudur: Haksızlığa karşı baş koyuş, şerefli ikincilikler, temiz futbol, temiz galibiyet, temiz şampiyonluklar… Onur ve mücadele bizim için bunları ifade ediyor. Son zamanlarda her şeyde olduğu gibi futbolda da çok fazla kirlenme olduğu için bazı şeyler bizim üzerimize de sıçrıyor. Bunları fazla umursamadan, Beşiktaşlılığın diğer taraflarıyla hayata bakmaya çalışmalıyız.

Sosyal sorumluluk açısından çok duyarlı bir oyuncu olarak biliniyorsunuz…

Sosyal sorumluluk projelerinde elbette olacağım. Bu konularda yaşadığım süreçlere karşı her zaman duyarlıyım. Evrensel hukuk, evrensel insan hakları ve doğa ile ilgili bütün olaylarda yanlış olan davranışlara muhalifim. Elbette faşizme karşı mücadele edeceğim.

Ülkemizde son yıllarda artan hayvana, çocuğa ve kadına şiddet olayları var.  Bu olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz? Nasıl bitirebiliriz?

Ülkemizde ve dünyada yaşanan tüm kötü olayların bitmesi için toplu hâlde duyarlılık ve tepki göstermemiz gerekiyor. “Burada sesimi çıkarmayayım. Ben olayların dışındayım” anlayışı olursa, yakında o olay gelip bizi de bulur. Öncelikle insanları toplumsal olarak bilinçlendirip, harekete geçirmek gerekiyor. Buradan başlayıp yasalarla cezaları arttırmak, eğitimle insanların gelişimini sağlamak, tamamen medya grupları ve kamuoyu algısıyla, iletişim aygıtlarıyla insanları bilinçlendirmek en önemli görevimiz. Bunun yanında hukukta caydırıcı üst düzey cezaların da olması gerekiyor. 

Kadıköy’ü sormadan olmaz. Kültür sanat anlamında Kadıköy’ü nasıl değerlendiriyorsunuz?

1998 yılına kadar Kartal’da yaşadım. 1998’den 2008 yılına kadar ise Kadıköy’de… Kadıköy, benim için temelde hayatımın 10 yılının geçtiği yer. Orayı yaşayan ve kültürüne yakından şahit olan biri olarak söyleyebilirim ki Kadıköy, İstanbul’a değil, tüm Türkiye’ye örnek bir ilçe… Yegâne sanat, yegâne demokrasi bilincinin geliştiği ender görülen yerlerden biri olduğu için orada yaşamak çok güzel ve keyifli… Aynı  şeyi Beşiktaş ve Beylikdüzü için de söyleyebilirim. İstanbul’da bu gibi ilçelerin artması, Türkiye’deki dinamikleri değiştirecektir. Kadıköy sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin lokomotifidir.

Yerel seçimlerde Ekrem İmamoğlu’na oy verdiniz. İmamoğlu’nu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğru, Ekrem İmamoğlu’na oy verdim. İmamoğlu’nun iyi bir öngörüsü ve yüksek hoşgörüsü var. Seçimlerde ülkedeki demokrasi duygusunu harekete geçirdi, bundan dolayı mutluyuz. Kültür sanata karşı çok duyarlı, en önemlisi fikir özgürlüklerini benimsiyor. Ancak yapabileceği ve hayata geçireceği projeleri görmemiz açısından biraz zamana ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

İşlerinizin dışında boş zamanlarınızın çoğunu kızınız Lisa Parlak ile geçiriyor ve sık sık sosyal medya hesaplarınızdan da paylaşıyorsunuz. Lisa’yı bize kısaca anlatabilir misiniz? Onun da ileride sizin mesleğini yapmanızı ister misiniz?

Lisa’yı anlatacak bir kelime bulamıyorum. Lisa benim hayatım, varlık sebebim…  Oyuncu olmak isterse sonuna kadar desteklerim. Henüz üç yaşında olmasına rağmen sahneye çok meraklı olduğunu hissettiriyor. İstek önemli ama çalışması daha önemli. Kendisi de isterse ileride baba-kız bir projede yer alabiliriz.

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın