Emrullah Turanlı: Gerçekler, gerçek gibi anlatılmıyor!

Yazar:

Taşyapı İnşaat’ın Kadıköy Belediyesi’ne karşı kazandığı dava ile birlikte “Türkiye’nin en büyük haciz işlemi” olarak gündeme oturan 101 milyon TL’lik dev tazminat, hukuk savaşı ve tarihi restleşmeyi de beraberinde getirdi. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nun kamuoyuna yaptığı sert açıklamaların muhatabı Taşyapı İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı, birtakım iddia ve kınamalara yönelik Kadıköy Life Dergisi’ne kanıt ve belgeleriyle birlikte çok özel konuştu. Kadıköy Belediye Başkanı Sayın Aykurt Nuhoğlu’nun ekibiyle bağlantıya geçsek de yayın kurulumuza bir geri dönüş olmadı ancak, cevap vermeleri halinde açıklamaları sayfalarımızda okurlarımıza duyurulacaktır…

Çok çarpıcı ayrıntıların ve iddiaların yer aldığı Emrullah Turanlı özel röportajımız öncesinde kısaca belediye-firma restleşmesi sürecin nasıl geliştiğine bakarsak, karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:

Kadıköy Life Dergisi Editörü Adem Giden – Taşyapı İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı…

Bağdat Caddesi Selamiçeşme’de inşa edilen projede “işini kasıtlı olarak engellediği ve maddi zarara uğratıldığı” iddiası ile Kadıköy Belediyesi’nden şikayetçi olarak mahkeme sürecini başlatan Taşyapı İnşaat, davasını kazandı. Taşyapı, bu süreçte prosedürleri olması gerektiği gibi yasal zeminde gerçekleştirdiğini belirtiyor. Mahkemin kazanılmasının ardından Kadıköy Belediyesi’ne 101 milyon TL haciz konulurken, Kadıköy Belediyesi ise bu duruma tepki göstererek rekor tazminatın faturasının Kadıköylülere yansıyacağını; “ayrıcalıklı” olanaklarla yapıldığını öne sürdüğü projenin tazminatında cami, kültür merkezi ve park gibi alanlara haciz kararını yerden yere vuruyor. Taşyapı Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı ise, icra dairesinin gerekli kararı tebliğ etmesinin ardından belediyenin ‘Bunu ödeyin ya da itiraz edin’ yönünde bilgilendirildiğini, Kadıköy Belediyesi’nin ise icrayı durdurmak için bir adım atmadığını belirtiyor. Kamu zararına bir işlem yapılmasına müsaade etmeyeceklerinin altını çizen Emrullah Turanlı; “Benim camiye haciz koyun diye bir talebim yok. Talebim, kazanmış olduğum tazminatı icra dairesine bloke etmeleri. Biz cami yapan, yaptıran bir nesilden geliyoruz. İnsanlara yanlış bilgi verilirse, tabi ki insanlar da tepki koyarlar. Onların tepkisine de saygı duyuyoruz. Gerçekler anlatılmıyor. Bana karşı algı operasyonu yapmaya çalışanlar, kendileri gırtlağa kadar çamurun içerisindeler” mesajını verdi.

İşte Türkiye’de inşaat sektörünün gündemi haline gelen sorunun ana muhatabı Taşyapı İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı’nın, bölgenin nabzını tutan Kadıköy Life Dergisi’ne özel açıklamaları:

Emrullah Turanlı

“YEŞİL ALAN DEĞİL, KAMUOYUNA YEŞİL ALAN GİBİ SERVİS EDİLİYOR”

Öncelikle burası bir yeşil alan değildi. Bu arazi Taşyapı’nın şahsına ait değil, Türkiye Cumhuriyeti hazinesine ait. İmar mevzuatı da Kadıköy Belediyesi ile ilgili bir konu. Ne imar benim konum, ne de arazi benim arazim! Altını çizerek söylüyorum. Benim arazim değil, imar durumunu da veren ben değilim. Bu iyi anlaşılmalı. İmarı Kadıköy Belediyesi, araziyi de hazine veriyor. Ben de kat karşılığı inşaat yapıyorum. 1971 yılı planlarında burası yeşil alan değil, devlet binaları alanı. 1977 yılında yeşil alan değil, devlet binaları alanı. 1982 yılında da yeşil alan değil, devlet binaları alanı. 2002 yılında buranın emsalini düşürüyorlar. Bu arsa avan proje, yani çok yüksek emsalli. Daha önce yeşil alan yok iken, 2002 yılı planlarında buranın yarısını yeşil alana alıyorlar. Kadıköy Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, brüt emsal üzerinden imar veriyorlar. Bugün başkanın (Aykurt Nuhoğlu) anlattığı gibi kötü bir şey değil, iyi bir şey yapılıyor. Planlar yapıldıktan yaklaşık 3 yıl sonra ihale 2004 yılında yapılıyor ve ben o zaman buranın ihalesini alıyorum. Planın iyisi kötüsü ile hiçbir ilgim yok, olmamasına rağmen 2002 yılında doğru yapılan bir işi Sayın Başkan rezil ediyor.

Bir şeyi iyi öğrenmeden, araştırmadan yazmamak gerekir. Bugün başkan bizi güya haksız çıkartacak diye rezil ediyor; hem kendisini, hem de işimizi rezil ediyor. Gelecekte altından kalkamayacağı hukuki suçlar işliyor. Ben, kendisi ile objektif olarak bu konuyu milyonların önünde tartışmaya hazırım!

“AYRICALIKLI DİYOR, YANLIŞ VE KORKU DOLU ALGI OLUŞTURUYORLAR”

Projenin yüksekliğiyle ilgili (49 kat toplam 4 blok) ayrıcalıklı diye kamouyona yanlış bilgi empoze ediyorlar. Bakın, net açıklık getiriyorum. Buranın inşaat emsali ile bir başka parselin emsalı arasında hiçbir fark yok. (Projedeki katların sayısı, arazinin genişliği ile elde edilebilen olağan bir durum. Bir başkası da olsa, başka parselde aynı oranlarda bina yapabilir). Arsa büyük, 44 bin 700 metrekare. 4 bloğu birleştirebilirsin, binaları istersen yaygınlaştırıp 10 blok da yapabilirsin ancak yaygın blok yapamazdık çünkü, arazinin yüzde 50’sini yeşil alana, kamuya terk ettik. Ona da gittiler, “kaçak kafe” yaptılar. Taşyapı olarak 40 senedir hukuka dayalı iş yapıyoruz. Kadıköy Belediyesi, bize 10 yıldır haksızlık yapıyor. Sadece bizden 30 dava kaybettiler. Daha ne kadar kaybedecekler, o da belli değil. Devleti zarara sokuyorlar! Bizim 1 santimetrekare hatamız yok. Taşyapı olarak ihalede yer aldığı üzere Kartal’da meteoroloji için bir bölge müdürlüğü binasını da donanımlarıyla inşa ederek teslim ettik. Yapılan hiçbir şeyi de söylemiyorlar!

“KONUŞULMASI VE ANLATILMASI GEREKEN GERÇEKLER KAMUOYUNDA GÜNDEME GELMİYOR”

Kadıköy Belediyesi’nin tasdik ettiği projeler burada (tüm dosyaları ve belgeleri teslim ediyor). Kadıköy Belediyesi’nin verdiği ruhsatlar burada, tadilat ruhsatları burada, tekrar tadilat ruhsatları burada. 2013 yılında inşaat bitti. O zaman Maliye Hazinesi, Kadıköy Belediyesi’ne iskanın verilmesi için yazı yazıyor. Tekrar söylüyorum, binaların sahibi T.C. Maliye Hazinesi, ben ise kat karşılığı yapıyorum, benimle hiçbir ilgisi yok. Kadıköy Belediyesi burayı yaklaşık 1 yıl süreyle tutuyor, iskanı vermiyor. Gerekçe de yok, iskanımızı niye vermiyorsun ki? Kadıköy Belediyesi kendi ruhsat verdiği, iki defa tadilat ruhsatı verdiği ve kontrolündeki inşaata neden iskan vermiyor? Niye vermediğini kendisi iyi biliyor! Vermeyince, biz de 644 sayılı kanun gereği Çevre İl Müdürlüğü’ne müracat ettik ve iskanımızı aldık. 15 Şubat 2016 tarihinde iskanımız verildi. İskan aldıktan sonra Kadıköy Belediyesi başlıyor olumsuz propagandalar yapmaya. Yok binalar kaçak, yok kaçak inşaat var, yok burası yeşil alan gibi kamuoyunda ithamlar duyuyoruz. Biz de Kadıköylüyüz, bizim Kadıköylülerin malına göz diktiğimizi söylüyorlar. Belediyelerin keyfi davranışlarını bizim suçumuz gibi göstermeye çalışıyorlar.

“BİZ CAMİ-OKUL YAPAN, YAPTIRAN, YAPMAYA ÇALIŞAN NESİLDEN GELİYORUZ”

Kadıköylünün malına göz dikmiş, camilere haciz yollamış gibi ithamlar. Yalan! İcra Müdürlüğü’nden yazıyı aldık, verdik kendilerine. Öyle bir talebimiz yok bizim. Benim camiye ‘Haciz koyun diye talebim yok’. Talebim, kazanmış olduğum tazminatı icra dairesine bloke etmeleri. Biz cami-okul yaptıran, yapmaya çalışan bir nesilden geliyoruz. Kadıköy Belediyesi’nin kaybettiği dava karşılığında bankaya blokajını yatırması gerekiyor ama yatırmıyor. Esas mesele şu, Kadıköy Belediyesi bunu niye yapıyor? Bakın, belgesini veriyorum, bu skandaldır! Bizimle kavga etmeye başladığı gün talebine de başlıyor (28.05.2007). Bu binalardan elde edilecek gelirin yüzde 30’unu Maliye’den istiyor Kadıköy Belediyesi. Hazine de pay vermeyeceğini açıklıyor. Sormazlar mı Kadıköy Belediyesi’ne; “Bir taraftan yeşil alan diyorsunuz, diğer taraftan hazineden pay istiyorsunuz” diye? Bu çelişkiden hiç rahatsız olmuyor musunuz?

“AVUKATLARIM, SAYIN BAŞKAN HAKKINDA SUÇ SUYURUSU HAZIRLIĞINDA”

Artık iş “Vurun Abalıya” noktasına geldi. Ama bilmiyorlar ki bunların gücü Abalıya yetmez. Çünkü Abalı, hakkını hukuk mahkemelerinde arıyor. Hakkımı alamadığım konularda İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğim, hakkımı orada arayacağım. Hakkımı sağda solda, kapalı kapılar ardından aramam, hukukta ararım. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Kendileri ruhsat verdikleri yere kaçak derlerse, utanmaları gerekir. Bizim önümüzü kapatamazlar ancak engellerler. Bu engellemeleri de hukuksa taşırız, tazminat olarak da kendilerinden almaya çalışırız. Bu herkes gibi yasal hakkımızdır.

“KADIKÖY BELEDİYESİ, ‘AMA BAŞKA MAHKEMELERDE YARGILAYIN’ DİYOR”

Asliye Hukuk Mahkemesi, kararında Kadıköy Belediyesi için adeta “Ben suç işledim ama beni başka mahkemede yargılayın” diyor. T.C. İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesi kararında şu ifadeler yer alıyor: Yapılan Yargılama ve Tüm Dosya Kapsamına Göre; a) Davalı taraf başlangıçta ve yargılama aşamasında ısrarlı bir şekilde, davanın Belediyenin, davacının iddiasının tamamen davalı idarenin hizmet kusuruna dayalı olması bakımından idari yargının görev alanına girmesi sebebi ile davanın görev yönünden reddini savunmuş ise de, inşaatın gecikmesinin davalı belediyenin haksız fiil niteliğindeki işlem ve eylemlerinden kaynaklandığı ve bu sebeple İdari Yargının görevine girdiği ve mahkememizin görevli olduğu kanaatine varıldığından davalı idarenin görev itirazının reddine karar verilmesi.

“2 YILLIK PROJE 10 YILDA BİTTİ, HALA DA UĞRAŞIYORUZ”

29.11.2007 – 29.07.2010 (yaklaşık 3 yıl) boyunca “zulmetmiş” diyor mahkeme. Aslında 2 yılda bitecek inşaatı 10 yılda bitirdik. Daha da bitmedi, hala uğraşıyoruz. Mahkeme, maddi tazminat olarak 101 milyon 859 bin 043,16 TL kararı verdi. Kaldı ki bizim tespitlerimize göre zararımız 500 milyon TL civarında! İnsanlara yanlış bilgiler verilirse tabi ki tepki koyarlar, onların tepkisine de saygı duyuyoruz.

“KADIKÖY BELEDİYESİ, YASA DIŞI OLARAK ŞANTİYE GİRİŞİNİ BELEDİYE ARAÇLARIYLA KAPATTI”

08.11.2016 tarihli mahmeke kararının bir kısmında, Kadıköy Belediyesi tarafından yapılan kusurlu davranışlara yönelik şu açıklamalar yer alıyor:

… İBB’nin 14.05.2010’da uygulamanın yapılmasına karar verdiğini ve bunu 10.06.2010’da Kadıköy Belediyesi’ne bildirdiğini, bu yazının gelmesi üzerine davacının büyük çapta zararauğramasına rağmen işe başladığını, bu defada davalı belediyenin (Kadıköy Belediyesi) yasa dışı eylemlere başvurarak şantiye girişini belediye araçları ile kapattığını, bunun yanında çeşitli engellemelere ve davacının ticari itibarine haksız saldırı faaliyetlerine giriştiğini, buna ilişkin mahkeme delil tespit tutanakları, bilirkişi raporları ve noter tespitlerinin bulunduğunu, Danıştay 6. Dairesi’nin 2002/4645 sayılı kararında imar planının yargı kararı ile iptal edilmesinin bu plana uygun alınmış ruhsatları ortadan kaldırmayacağından yapının mühürlenerek durdurulmasına ilişkin işlemlerin hukuka aykırı olmadığının açıklandığını, inşaata 2010 tarihinde başlanabildiği için Kadıköy Belediyesi’nin yasa dışı ve kasti engellemeleri sebebi ile işin yapım süresinin ve maliyetlerinin önemli şekilde arttığını, davalının (Kadıköy Belediyesi’nin) tüm eylemlerinin idari tasarruf değil yasa dışı eylemler niteliğinde olduğunu, davalının 7 yıllık süre boyunca davacıyı oyaladığını, davacının inşaat ruhsatndan sonra sadece 6 ay çalışabildiğini, davalının eylemlerinin idari bir tasarruf değil, tamamen keyfi haksız ffil niteliği taşıdığından bu eylemlerden dolayı yargılanmanın Adli Yargıda yapılması gerektiğini…

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın