Fonda İstanbul, başrolde kadınlar: İstanbul’un Karanlığında

Yazar: Pınar Baltacı

İki kadın yazar başrolünde kadınların, fonunda İstanbul’un yer aldığı altı karanlık öyküyü “İstanbul’un Karanlığında” kitabında bir araya getirdi. Karakarga Yayınları’ndan Orkide Ünsür ve Zeynep Çolakoğlu’nun imzasıyla çıkan kitap, okurları İstanbul’da geçen, kendine özgü renge, müziğe ve ruha sahip kadın hikâyeleriyle buluştururken, kitapseverleri ilginç ve keyif verici bir edebiyat deneyimi yaşamaya davet ediyor. Yazarlar Orkide Ünsür ve Zeynep Çolakoğlu ile hem kendilerinin hem de kitabın hikâyesini, kent ve kadın sorunu ekseninde konuştuk. Buyurun…

Öncelikle sizleri tanıyalım. Yazarlık serüveni nasıl başladı? Yollarınız nasıl kesişti?

Orkide Ünsür: Ben kısa film, belgesel, tv programı, tanıtım filmleri yapımcı & yönetmenliğinden gelen bir yazarım. Yazıyla olan ilişkim kısa film senaryoları, metin yazarlığı, editörlük ya da yirmili yaşlarda yazdığım birkaç kısa hikâyeye kadar uzansa da edebiyat serüvenim, beş yıl önce Altınpost Yayınları’ndan çıkan gotik romanım “Lâmia – Kan Bağı” ile başladı. Bunu konseptini yaratıp proje yönetmenliğini yaptığım “Aşkın Karanlık Yüzü” (İthaki, 2017), “Karanlık Yılbaşı Öyküleri – Aralıktan Sızan Karanlık” (Bilgi, 2017), “Karanlıktaki Kadınlar” (Bilgi, 2018) antolojileri izledi. “Anadolu Korku Öyküleri III” (Bilgi, 2017) kitabında ise “Hasat” adlı öykümle yer aldım.

Zeynep’le yollarımızın kesişmesi ise çok güzel bir tesadüfe dayanıyor. Değerli yazar Altay Öktem, Pul Biber Dergisi için Temmuz 2016’da “Tekinsiz Kadınlar” adında bir dosya hazırlamış, orada ikimize de yer vermişti. Hemen sosyal medyadan birbirimizle iletişime geçtik. Çalışmalarını uzaktan beğeniyle takip ettiğim Zeynep, Kurşun Kalem Edebiyat Dergisi’nde “Neden Korku Okuruz?” başlıklı bir dosya hazırladığında benimle de görüştü. Birlikte kalem oynatmamız ve yüz yüze tanışarak dostluğumuzu pekiştirmemiz ise, iki yıl önce Bilgi Yayınları’ndan çıkan dokuz kadın yazarlı “Karanlıktaki Kadınlar” kitabımız ile oldu. Şimdilerde de “İstanbul’un Karanlığında” kitabımız, Karakarga Yayınları etiketiyle geçen hafta yayımlandı. Zeynep’le frekansımız hem yazar hem de insan olarak tutuyor. Ekip olarak da birbirimizi tamamladığımızı ve iyi bir ikili olduğumuzu düşünüyorum.

Zeynep Çolakoğlu
Zeynep Çolakoğlu

Zeynep Çolakoğlu: Ben kimya yüksek mühendisi, müzik eleştirmeni ve yazarım. Çocukluğumdan bu yana hep anlamaya çalıştığım, hem özgün hem de tuhaf bakış açısıyla beni büyüleyen ikizime dair gözlemlerim beni yazmaya yönlendirdi. Zaman içinde yazmak, benim için bir düşünme eylemine dönüştü ve yoğunlaşıp müzikle karışarak devam etti. 2000’lerin başında müzik ve edebiyatı buluşturan bir fanzin çıkarmaya başladım. 2008-2009 yılları arasında şair/yazar Altay Öktem’in yayın yönetmeni olduğu Karakalem Edebiyat Dergisi’nde kapak dosyaları hazırladım, öykülerim yayımlandı. 2015’te “Mina” adlı öykü kitabımın Kurşun Kalem Edebiyat Dergisi’nin öykü ödülü kazanmasıyla da korku, psikolojik gerilim türünde öyküler yazmaya yoğunlaştım ve çeşitli antolojilerde yer aldım. Bu antolojilerin en özeli olan Karanlıktaki Kadınlar’da değerli dostum, yazar Orkide Ünsür ile yollarımız ikinci kez kesişti. 

Kitabın ismi bir hayli dikkat çekici… Nedir bu İstanbul’un Karanlığında?

Orkide Ünsür: Son dönemde bazı olumlu gelişmeler olsa da günümüz İstanbul’u esasen içinde yaşanmasının, var olma mücadelesinin zor olduğu bir şehir. Bitmeyen göçlerle artan kalabalıktan trafikteki araç çokluğuna, deprem riskinden yazın bol nemli havasına, insanların birbirlerine olan hoyrat davranışlarından yeşil alan azlığına kadar pek çok açıdan olumsuz bir tabloya sahip. Fakat tüm bunlar, onun çağlar boyu elde edilmeye ve üzerinde hâkimiyet kurulmaya çalışılan eşsiz güzellikte bir şehir olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Dünyanın kalbi olarak gördüğüm ve sevmekten asla vazgeçemediğim İstanbul’un aynı zamanda karanlık, fantastik bir yanı da var. Bu, şehrin kendisinden, tarihinden, gizeminden, efsanelerinden kaynaklandığı gibi içinde yaşayanların ruh hâlinden, onların kişisel hikâyelerinden de beslenen bir gotik damar… Karanlık antolojilerimizin son ve eşsiz halkası olarak gördüğüm kitabımıza bu ismin çok yakışacağını düşündüm.

Kitabınız altı farklı öyküden oluşuyor. Kent öyküleri diyebilir miyiz bunlara? Neler anlatıyorsunuz?

Orkide Ünsür: Biz başrolünde kadınların, fonunda İstanbul’un olduğu, kendine özgü renge, müziğe ve ruha sahip üçer karanlık öykü yazdık. Kitaptaki ilk öykümden daha sonra özel olarak bahsedeceğim için şimdilik pas geçeceğim. İkinci öyküm “Havuz”, şehrin geneline odaklansa da Büyükçekmece, Silivri gibi semtlerde, yani şehrin batısında geçiyor. İstanbul’un nemli sıcağından kurtulmak için çareyi yeni açılan spor salonunun havuzunda bulan işsiz ve sevgilisinden yeni ayrılmış bir genç kadının ruh hâlini, adım adım bozulan psikolojisini anlatıyor. Son öyküm ise ilginç bir Şahmeran hikâyesi… Efsanelerden, tarihten, mitolojiden de beslenerek yazdığım bu öykünün farklı bir kurgusu ve tarzı var.  Dişil enerjinin yoğun hissedileceği bu öyküde mekân olarak İnceğiz Mağaraları’nı, Çatalca’yı ve Küçükçekmece’deki Yarımburgaz Mağarası’nı kullandım. 

Zeynep Çolakoğlu: Öykülerimde sırayla Zincirlikuyu Mezarlığı, Burgaz Ada ve Hacı Osman Korusu’nu ana mekân olarak kullandım. Öykülerim, okuyucuyu İstanbul’un çeşitli yerlerinde gezintiye çıkaran, kara romansın kol gezdiği, psikolojik çözümlemelerle dolu aşk hikâyelerinden oluşuyor.

Kadıköy’de geçen hikâyenizi detaylandırır mısınız? Tabii sizin gözünüzden günümüz Kadıköy’ünü de dinlemek isteriz…

Orkide Ünsür
Orkide Ünsür

Orkide Ünsür: “Lâl Uyanış” adlı öykümde Kadıköy’ün özel bir yeri var. Ana karakterim Zühre, evlendiğinden itibaren Çamlıca’nın tepelerindeki kötü bir apartman dairesinde, alkolik kocası ve iki çocuğuyla birlikte oturan genç bir kadın. Yıllarca deniz görmeden yaşadığı İstanbul’da, rutin günlük işlerinden fırsat buldukça Kadıköy’e ve Üsküdar sahiline iniyor. Balıkçılar Çarşısı’nı geziyor, mekânlarda arkadaşlarıyla, sevdikleriyle neşe içinde sohbet eden kadınları gördüğünde onlara gıpta ediyor. Maço kocasından gizli olarak geldiği bu yerlerde adeta nefes alıyor, özgürleşiyor. Kadıköy Halk Kütüphanesi’nden ödünç aldığı kitapları, yine ondan gizlice okumaya çalışıyor. Altıyol’daki boğa heykeli, ona televizyonda tesadüfen denk geldiği bir filmi anımsatıyor. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nin önünde gördüğü bir afiş ilgisini çekiyor, o kursa yazılmayı çok istiyor. Zühre’nin hayatının akışı tuhaf rüyalar, tılsımlı bir kolye ve Flamenko dansı sayesinde geri dönüşü olmayan bir yöne gidiyor. Kadına yönelik psikolojik, cinsel, fiziksel şiddete dair, hüzünlü ve aynı zamanda şaşırtıcı bir hikâye bu. Gazetelerde okuduğum bazı haberlerden de esinlenerek kurguladığım öykünün orijinal hâli, aslında yıllar önce yazdığım bir kısa film senaryosuna dayanıyor.

Hayatımın bir döneminin geçtiği, çok sevdiğim Kadıköy, son yıllarda fazla kalabalıklaşmış olsa da o meşhur ruhunu hâlen koruyor. Örneğin açılan yeni mekânlar, düzenlenen kültür-sanat etkinlikleri sayesinde artık özellikle de gençler Avrupa yakasından buraya gelmeyi tercih ediyor. Yazarlara pek çok açıdan ilginç malzemeler sunan Kadıköy, hem edebiyatta hem de sinemada daha fazla kullanılmayı ve tanıtılmayı hak ediyor. 

Zeynep Çolakoğlu: “Ateşaltı” adlı öykümün ara mekânlarından biri de Süreyya Operası. Orada Verdi’nin Requiem’ini paralel iki evrenden dinleyen iki âşık yer alıyor. Müziğin büyülü gücü, aynaları araç olarak kullanıp bu iki karakteri birbirine bağlıyor. Ben İzmir’de yaşıyorum ama İstanbul’a ne zaman gelsem Kadıköy’ün havasını solumak isterim; zira hem kültürel doku hem de peyzaj anlamında İstanbul’un İzmir’e en çok benzettiğim ve kendimi en çok evimde hissettiğim yeridir günümüz Kadıköy’ü.

Son olarak eklemek istedikleriniz…

Zeynep Çolakoğlu: “İstanbul’un Karanlığında”, bu büyülü şehri farklı gözlerle, karanlığın diliyle bir kez daha keşfetmek için size bir alternatif sunuyor. Teşekkürler.

Orkide Ünsür: Sizin aracılığınızla tüm Kadıköy Life okurlarına sevgilerimi gönderiyor, sağlıklı günler diliyorum. Bu sıkıntılı ve üzücü dönem geçtiğinde Kadıköy’de bir imza günü düzenlemeyi çok istiyoruz. Okurlarımızla buluşup sohbet etmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.

İstanbul'un Karanlığında
k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın