Kilo kontrolü kanser riskinizi azaltıyor…

Yazar:

Şu anda dünyada yaklaşık 22 milyon kanserli hasta olduğu, bilimsel kayıtlarla ifade ediliyor. Her yıl 10 milyon kişi daha kansere yakalanmakta, 6 milyon kişi ise kanserden dolayı yaşamını kaybetmekte… Bu rakamın 2020’de 16 milyona yükselmesi bekleniyor.

Kanser tedavisinde her geçen gün yeni yöntemler geliştirilirken, diğer yandan kanseri oluşmadan önleme yolunda da yoğun çalışmalar hızla yapılmakta… Önleyici faktörlerden en önemlisi şüphesiz beslenme… Dengesiz beslenen kişilerin kansere yakalanma riskinin diğer kişilere göre % 35 oranında fazla olduğu, bu oran içerisindeki % 30’luk kısmı ise sigara içenlerin oluşturduğu, % 1’lik kısmı ise katkı maddeleri içeren gıdaları fazla tüketen kişilerin olduğu tespit edilmiş durumda…

 

Araştırmacılar, şişman ve hareketsiz bireylerin kansere yakalanma riskinin, normal bireylere kıyasla daha yüksek olduğunu ortaya koymaktalar…

Kanser, anormal vücut hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasını ifade etmekte… Hücrelerimiz, vücudumuza dışardan aldığımız bazı kanserojen maddeler aracılığıyla kanser öncüsü hücrelere dönüşebiliyor. Bu hücreler artık potansiyel kanser hücrelerini oluşturmaktalar. Yani tetikleyici etkenlerle ileride kansere yakalanmanıza neden olabilirler. Şişmanlık da bu tetikleyici faktörlerden bir tanesi…

Araştırmalar, yağ hücrelerinin kan dolaşımına hormon ve büyüme faktörleri salgılayan birer hormon pompası gibi hareket edebildiğini gösteriyor . Şişman ve aktif olmayan bireylerde ise, bu pompa aşırı çalışıyor. Eğer vücut hücreleri bu hormon ve büyüme faktörlerinin yüksek seviyelerine uzun süre maruz kalırsa, çok daha çabuk çoğalmaya başlıyorlar ve bu da kansere yakalanma riskinizi artırıyor.

Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü araştırmacıları, bu potansiyel tehlikeli durumun geri dönüşü olduğunu vurgulamaktalar. Fazla kilolarımızı vererek ve elde ettiğiniz ideal kilolu halinizi koruyarak, kan şekerimizi kontrol eden yükselmiş insülin seviyelerini normale dönüştürmek mümkün. Yine düzenli fiziksel aktivite yaparak, bozulmuş hormonal sistem faaliyetlerini düzene sokmakta mümkün.

Şişmanlıkla mücadelede bilimsel metod ne olmalı…

Kansere hazırlayıcı bir faktör olan şişmanlık tedavilerinde, kişiye özgü uygulanacak sağlıklı ve dengeli bir beslenme programı, bedenin yeterince kullanılmasını sağlayan bir egzersiz veya hareket aktivitesi, tembelleşmiş beden dokularında biyolojik faaliyetleri güçlendiren teknolojik destekler, şişmanlıktan kaçışta ya da şişmanlığa karşı önlem almakta tercih edilmesi gereken bilimsel yollarlın başında geliyor. Özellikle şişmanlıktan kaçışta, yanlış ve kişilere özgü olmayan diyetler ya da aç kalınmak suretiyle gerçekleştirilen diyetler ise, bedene sadece kilo kaybettirmekle kalmıyor, aynı zamanda doku ve yaşam sağlığını da tehdit eden sonuçlar doğurabiliyor.

Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü’ne göre kanserle savaşan besinler

Kurubaklagiller; böğürtlengillerden böğürtlen, çilek, kiraz, çay üzümü gibi meyveler; lahanagillerden karnabahar, lahana, brokoli, brüksel lahanası gibi sebzeler; koyu yeşil yapraklı sebzelerden ıspanak, hindiba, marul, pazı gibi sebzeler; ketentohumu, sarımsak, üzüm ve üzüm suyu, yeşil çay, domates, papaya, greyfurt, karpuz, tam tahıl taneleri, soya ve daha birçok gıda sayılabilir.

Kanser oluşumunda beslenme ve fiziksel aktivitenin anahtar rol oynadığı açıkça görülmekte. Yaşam tarzımızda yapacağımız değişikliklerle kansere yakalanma riskimizi azaltmak ve yaşam kalitemizi artırmak ise bizlerin elinde…

 

 

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın