Şan Bingöl ile “Söz” oyunu üzerine

Yazar: Özgür Uysal

Son zamanlarda izlediğim en deli ve en zeki oyunlardan birini sizlere anlatacağım. Seyircinin sadece gelmesi yetmiyor, kendisini tamamen oyuna getirmesi gerekiyor. Şan Bingöl’le tek başına devleştiği “Söz” oyunu hakkında delilikten uzaya uzanan bir söyleşi yaptık.

ZEKASINA GÜVENMEYEN İZLEMESİN…

Badegül Bingöl ve Şan Bingöl, birlikte hazırlayanların başını çekiyorlar oyunu. Dünya tatlısı insanlar. Eksik olmasınlar galasına çağırdılar beni. Böylece uzun zaman sonra böyle beyni zorlayan bir oyuna gitme fırsatı buldum. “Benim yorumum yetmez, en iyisi tek oyuncusuna sormak” diyere, Şan’a ilk sorumu sordum. “Biliyorum bu soru biraz esnaf işi ancak, halkın sesi gibi kabul et beni. Oyunda bir adamın yarı deli, yarı akıllı monologlarını dinliyoruz en basit tabiriyle. Peki, başrolü ve hayat vereni olarak Söz oyunu tam olarak neyi anlatıyor?” dedim. Hor görmedi beni sağ olsun bu pop sorumdan dolayı ve özetledi: “Bir adamın hayatı sorgulaması, anlamlandırmaya çalışması ve toplum içinde kendine yer bulamayışını anlatıyor.” Şimdiden söylüyorum, zekasına güvenmeyen gelmesin. Zira geniş bir grupla giderseniz, birkaç kişinin şizofren çıkma olasılığı çok yüksek.

“HER ZAMAN ÇOK ŞEY OLMAK İSTEDİM”

Oyunculuk yüksek lisansını yaptıktan sonra doktorayı erteleyip oyunculuk eğitimlerine başlayan Şan Bingöl, tüm yeteneklerine rağmen o kadar mütevazi bir adam ki. Samimi, sıcacık, öyle poz yok hava yok. Öyle Televole oyuncusu değil. Hakkıyla, sanatıyla yapıyor adam. “Hepsinden önce kısaca oyunculuğa uzanan yolculuğundan, kararından, süreçlerinden bahseder misin?” diye hafifçe geçmişe gitmek üzere soruyorum. “Her zaman çok şey olmak istedim” diyerek anlatmaya başlıyor. “Hayatı farklı yönleriyle hissetmek için yeni bir karakteri yaşamak en güzel araçlardan biri oldu benim için. Böylelikle gidemediğim yerleri, yaşayamadığım hayatları yakalama şansım artacaktı. Duygularımı ifade etme isteğim, şarkı söylemeyle başladı ve sanatsal açlığım devam ettikçe birçok alanda bulundum. Böylece hareketim kendi yönünü bulmaya başladı. Bunun ilk dönüm noktası Şef Gökçen Koray’ın bana İstanbul’un kapılarını açması oldu.” Şu anda oyun dışında reklam seslendirmesi yapıyor, oyunculuk üzerine eğitim veriyor. “Bana da birkaç ipucu gösterir umarım” diyerek devam ediyorum söyleşiye.

HAYAT BİR OYUN…

“Oyunculuk zor” derim hep. Duyguları o kadar derinlemesine yaşamak, bir karaktere bürünmek ve aynı zamanda kendi hayatını kontrol etmek gerçekten zor iş. Hayat görüşlerine de çok saygı duyarım tüm sanatçılar gibi oyuncuların da. “Hayata iki yönüyle bakmaya çalışıyorum” diyerek anlatıyor kendisini Şan: “Birincisi bir oyunda olduğumuzu düşünmek ve bu oyunu her anıyla keyiflice yaşamaya çalışmak. İkincisi var oluşumu anlamak, gelişmek, değişmek için çaba harcamak. Eğer bir üretimde bulunmak ihtiyacı duyuyorsanız; yaşadıklarınız, hissettikleriniz, gözlemleriniz ve bakış açınız yaratımın oluşmasında ve gelişmesinde etkili bir itme gücü sağlıyor. İşte hal böyleyken, 2015 senesinde yönetmenim Serkan Karabayır ve dramaturgumuz Sanem Soğukpınar ile yolumuz kesişti ve bu buluşma küçük bir big bang etkisi yarattı.”

ZAMANSIZ VE MEKANSIZ OYUN…

Oyun tek kişilik. Koca sahnede tek başına oynuyorsun ve tüm hikaye bir karakter üzerine kurulu. Oynaması da bana göre oldukça zor. “Bana karakterden biraz bahseder misin?” diye soruyorum Şan Bingöl’e. “Zihni çok karışmış ve yaralanmış; ilk gençlik yılları ve evliliğinde yaşadığı travmatik ve sorgulayıcı dönemlerden sonra şimdi de üçüncü döneminde ağır bir sıkışmışlık yaşayan bir adam” diyor. Buradan anlayın işte karakter ne kadar zor. “Zamansız ve mekansız. Geçmişi, geleceği ve şimdiki anı arasında kalmış bir kimlik. Bir şeylerin çözümünü bulduğunu düşünüyor ve bunun sosyolojik ve psikolojik tüm alt yapısını tanımlayacak kadar zeki. Bu kadar ileriye gitmek mi yoksa travmalarından özgürleşememek mi onu bu kafada tutan? Şimdilik bu kadar. Yaşadıkça daha fazlasını keşfedeceğiz.”

Sıradaki sorum “Böylesi şizofrenik bir karaktere hazırlanman ne kadar sürdü? Süreç zor muydu? Biraz bahseder misin?” oluyor. “Yönetmenim ve dramaturgum ile yaklaşık ikişer saatlik 10 buluşmamızda onların planları doğrultusunda çalışarak, metni ve oyunun genel yapısını ortaya çıkarmıştık. Bu süreçte de karakterim oluştu ve zihnimde iyice kendini gösterdi.  Tam bu sırada yönetmenimiz 6 ay şehir dışında olacağı için çalışmalara ara verdik. Ben de bu süreçte karakterin fiziksel değişimini ve ihtiyaç duyduğu bazı yönlerini tamamladım. Örneğin daha kaslı vücuda, bir solukta farklı tonlarda hissedip konuşmaya ya da bir anda zihninde kaybolup gitmeye ihtiyacı vardı. 6 ay sonunda yapımcımız Badegül Bingöl ile tüm ekibi oluşturduk. Hızlıca provalara başladık ve oyunumuz sahneye hazırdı. Ben de kendimi hazırlamıştım. Süreç hala devam ediyor…”

“YENİDEN YARATABİLMEK İÇİN VAR OLMAYA DEVAM”

“Biliyorsun ki Joker’i oynayan Heath Ledger gibi usta oyuncular, kendilerini deli bir karakterin dünyasına çok kaptırdıkları için ağır depresyonlar, hatta intihar etme noktalarına kadar gidebiliyorlar. Sende de benzer etkiler oluyor mu? Çok etkisinde kalıyor musun?” diye en merak ettiğim sorulardan birini de soruyorum Şan’a. “Bu süreçte insanlarda nasıl etkileri oldu ve oluyor tam olarak bilmiyorum. Ben tabii ki oynadığım rolü kontrollü bir şekilde yaşıyorum ve bu bende müthiş beslenmeler ve etkilenmeler yaratıyor. Olumsuz etkisi açısından bakarsak; bana göre vücudumuzu, sesimizi ve yaratım kanallarımızı açık tutabilmek için sağlıklı ve zinde olmalıyız. Bu yüzden bildiğim kesin bir şey var yeniden yaratabilmek için var olmaya devam etmeliyim” diye noktalıyor karakteri. Net…

Şan BingölOYUNDA SEYİRCİ DE ENERJİ HARCIYOR…

Geliyorum girişteki konuya. Seyirci için zor oyun. Zaten kafası karışık bir adam var sahnede, bizim de milletçe kafamız karışık. Bu kadar karışıklık ağır gelebilir. Ben Şan’a da soruyorum; “Seyircinin tepkileri nasıl? Zira çok ağır ve seyirciyi zorlayacak bir oyun. Nasıl yorumlar alıyorsun?” diye. “Evet, seyircinin de enerji harcadığı bir performans” diye başlıyor anlatmaya: “Birlikte sorgulama ve yüzleşme anlarını yaşadığımız bir tünelde akıyor gibiyiz ve tasarımcımız Tufan Dağtekin’in söylediği gibi insanların içinde 5 gün sonra patlama yaratacak bir etkide. Bugüne kadar 5 oyun oynadık ve herkesten dinlediğim ortak cümle çok iyi bir iş çıkardığımız oldu. Hatta beni şu sözler çok heyecanlandırıyor; ‘Oyunu izlemeden önce birtakım düşüncelerim vardı ve bu oyun tam onların üzerine geldi’ ya da ‘Aradan bir hafta geçti ve hala etkisindeyiz.’ Bu güzel buluşmalar için çok müteşekkirim.”

DAHA DELİ PROJELER VAR MI?

Ben doydum aslında ama söyleşinin sonuna gelince klasik “Bundan sonra daha deli projelerin var mı? Ya da bu projeyle ilgili başka gelişmeler görecek miyiz?” sorusunu da soruyorum adetten. “Neden olmasın” diyor ve gülümsüyor. “Oyunumuz her döneminde değişen ve gelişen bir proje olacak. İzledikçe bu değişimi şimdiden görüyor seyircilerimiz. Hatta biliyorsun ikinci oyunda bizi çok etkileyen bir gelişme oldu. Yapımcımız Bade’nin sanat danışmanlığını ve senin kreatif direktörlüğünü yaptığın Gate of Soul projesi kapsamında, fotoğraf sanatçısı sevgili Burcu Kılıçer gözümün fotoğrafını çekti. Tasarımcımız Tufan Dağtekin, fotoğrafın animasyonunu hazırladı ve oyunda kullanmaya başladık. Özellikle bahsetmek istiyorum; diğer ekip arkadaşlarım sanat yönetmenimiz Gülbin Macunluoğlu, ışık tasarımcımız Mehmet Ergün, ses tasarımcımız Onur Soğukpınar, illüstratörümüz Furkan Yerge ve müzik Tasarımcımız Erdem Tunalı da  her daim yeni bir heyecanla sarılıyor projeye. Böylece gelişerek ve değişerek ilerliyoruz. ‘Söz’ şu anda Türkiye içinde seyircimizle buluşmasının tadını çıkarıyor. Çok yakında Avrupa’ya da merhaba diyeceğiz.” Gurur verici gerçekten. Şan’ın da tiyatronun da yolu canım ülkemde açık olsun. Sevgiler...

Oyun Tarihleri:

17 Mart Cuma 20.30 / Bo Sahne
24 Mart Cuma 20.30 / Bo Sahne
13 Nisan Perşembe 20.00 / Hayal Perdesi (Hayal Kahvesi’nin sahnesi)
26 Nisan Çarşamba 20.30 / Taşra Kabare
27 Nisan Perşembe 20.00 / Hayal Perdesi

Daha fazla bilgi için: www.facebook.com/sanbingolofficial

Şan Bingöl

Oyunda harika video mapping görseller var. Sahneyi adeta yer yüzünden alıp uzaya taşıyorlar…

Şan Bingöl

Şan Bingöl, tüm oyunu üstü çıplak oynuyor. Bu yüzden aylarca diyet ve sporla hazırlıklarını yapmış…

Şan Bingöl

Oyunun sosyal medyadaki görselleri de oyunun kendisi gibi deli işi…

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın