Tour de France 2014 başladı…

Yazar:

Küçük Jan Pierre, sabah erkenden kalktı. Bütün gece heyacandan ve biraz da bunaltıcı Temmuz havasından gözüne uyku girmemişti. Güney Fransa’nın küçük bir kasabası olan Peipin’de yaşayan bu çocuk, henüz 7 yaşındaydı.

Çiftçi bir ailenin iki çocuğundan küçük olanıydı. Abisi Nicolas, 15 yaşındaydı ve tam 4 yıl önce yine bir Temmuz günü yaşadığı o unutulmaz anları, yıllarca uzun uzun kardeşine anlatmıştı. Evet, yine kasabalarından geçeceklerdi. Jan Pierre, “onları” ilk defa görecekti. “Onlar” geçerken çılgınlar gibi bağıracak, alkışlayacak, bayrak sallayacak ve belki de içlerinden birisine dokunma fırsatı bulacaktı.

Babası, diğer çiftçi arkadaşları ile birlikte 5 günden beri ekin tarlalarına “Hoşgeldiniz” yazmakla uğraşıyordu. Annesi, evlerinin balkonundaki çiçekleri yeniden düzenlemiş ve Avignon’dan “onları” görmek için gelecek kuzenlerine güzel yemekler hazırlamıştı. Abisi bisikletini sarıya boyamıştı. Jan Pierre ise okul arkadaşları ile birlikte yüzlerce renkli bayrak hazırlamıştı.

Bugün Peipin’de bayramdı. Tour bayramı… Sarılı- mavili, kırmızılı-yeşilli yüzlerce bisikletçi, rengarenk bir kuş sürüsü gibi önlerinden geçecek ve onları selamlayacaktı. Ve bütün kasaba, bu iki dakikalık geçit için aylardan beri hazırlanıyordu…

Evet, Tour bu sene 20 Temmuz’da, yani Bastille gününden tam bir hafta sonra, adı Picasso ile ölümsüzleşen ünlü Avignon şehrine yaklaşık 1 saat mesafedeki şirin bir çiftçi kasabası olan Peipin’den geçecek ve eminim tüm kasaba halkı, büyük bir heyacanla o özel günü bekliyorlar.

Tour, yani “Tour de France” çok özel bir organizasyon… Organizasyon dehası Fransızların belki de en önemli organizasyonu… Örneğin, Avignon Tiyatro Festivali’nden daha önemli, Cannes Film Festivali’nden de… Meşhur le Mans 24 Saat Yarışı’ndan, hatta Paris’in incisi Roland Garros’tan bile… Belki de dünyanın en büyük organizasyonu…

Milyonlarca insanın hiçbir ücret ödemeden katıldığı, 2 dakikalık bir geçit töreni için 2.500 m’lik Alp ya da Pirene zirvelerinde günlerce kamp kurdukları ya da Paris’in ünlü Concorde Meydanı’ndaki Luksor obeliksinin (dikilitaş) çevresini tutmak için 2 geceyi orada geçirmeyi göze aldıkları bir organizasyon…

Norveç’lilerin artık tarihe “Norveç Köşesi” olarak geçen tünel çıkışını kimseye kaptırmamak için haftalar öncesinde Paris’te örgütlendiklerini biliyor muydunuz? Ya Pirene’lerdeki 1.917 m’lik ünlü Mont Ventoux geçişinde İkurrina’larını alan Bask’lı bisiklet tutkunlarının zirveyi kırmızıya boyamak için özel turlar düzenlediklerini? Tour’un kendi kasabalarından geçmesi için şehirlerin, kasabaların yıllar öncesinden çalıştıklarını, para topladıklarını ve milletvekillerine baskı yaptıklarını? Bu sene de 5. etabın koşulacağı, tarihi Arnavut taşları (kaldırımları) ile ünlü Arenberg kasabasının bu pave taşları korumak için gönüllü gençlerden oluşan büyük bir derneğinin olduğunu?

5 Temmuz’da Leeds’de başlayacak (bu sene Tour, İngiltere’yi onurlandırarak başlıyor) ve 27 Temmuz’da Evry/Paris Champs Elysees etabı ile bitecek Tour 2014, üç hafta boyunca dünyanın en çok izlenen spor organizasyonu olacak. Toplam 22 takımın katıldığı yarış, 21 etaptan oluşuyor. İlk 3 günü İngiltere’de geçirecek ve Leeds, York, Sheffield ve Cambrige gibi tarihi lokasyonlara saygı duruşu ile başlayacak yarışlar, 4. gününden itibaren anavatanına dönecek.

Bu sene daha çok kuzey, doğu ve güney/güneydoğu Fransa’yı seyredeceğiz. Tarihi mekanlardan, doğal parklardan, köprülerden geçeceğiz. Ortaçağ şehirlerine uğrayacağız. 18 Temmuz’da 197 metre rakımdan başlayıp (tarihi St Ettienne şehri), önce 1.154 metrelik Col de Palaquit zirvesine, bir saat sonra da 1.730 metrelik Chamrousse zirvesine çıkacağız. 22 Temmuz’da 6 saatten fazla selenin üzerinde kalıp 238 km yol yapacağız; üstelik finişi 1.755 metrelik Port de Bales’de yapacağız (sakın kaçırmayın).  27 Temmuz’da Paris’e güneyden (Evry istikametinden) giriş yapacağız ve Antony, Claremont ve Lourve önünden geçerek Champs Elysees’ye ulaşacağız. Doğaya, yağmura, çamura, pave taşlara, 40 derece sıcağa, 2.000 m rakıma meydan okuyan, önce kendi ile yarışan, rakibi düşünce onu kaldıran, finişe 1 km kala takım kaptanına kendi tekerleğini veren bu özel insanları, “modern dönem gladyatörlerini” bir kez daha takdir edeceğiz.

Tour işte böyle bir şey sevgili dostlar… Eh tabii ki biraz da işin içinde bisiklet var. Bitirirken bisikletin tarifini yapmayı unutmayalım. Aydan Çelik’e sormuşlar, “Bisiklet nedir?” diye… Cevaplamış:

Bisiklet;

Eşitliktir. Bazen o sizi taşır, bazen siz onu…

Özgürlüktür. Ferman padişahın, dağlar bizim…

Çocukluktur. Hayatla izdivacın bağlandığı günlerden…

Sükunettir. Ne der filozof, “Gürültü zekayla ters orantılıdır.”

Hayal gücüdür, durduğunda devrilir.

Aşktır. Her bahar sırtınızı ürperten…

Mesttir. Ömer Hayyam’ın üzüm suyundan…

Bir lokma, bir hırkadır; Derviş soyundan… 

Doç. Dr.  Hakan Özdemir 

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın