Salgından sonra ne olacak?

Yazar: Aykurt Nuhoğlu

Yeni bir yıla merhaba demek, beklentilerimizi arttırıyor. Ufukta değişim rüzgârları esmese de biriken çaresizlikten umuda yürümemiz gerekiyor.

Geçen bir yıl içinde pandemi sebebi ile pek çok kayıp yaşadık. Aşının bulunması pandeminin biteceğine olan inancı arttırsa da bu süreci yaşamaya devam ediyoruz. Salgının bize dayattığı yaşam tasarımı oturmaya başladı. Eğitimin ve işlerin bir kısmı evden yapılıyor. İnsanların bir araya geldikleri faaliyetler yok denecek kadar az. Bizi nasıl bir geleceğin beklediği sorusunun cevabı ise henüz ortada yok.

Pandemi sadece sağlığımızı değil, ekonomimizi de zora soktu. İşsizlik artıyor, üretim azalıyor. Dünya devi Amazon gibi dijital dünya firmaları, yüz milyarlarca dolarlık servetlerini katlayarak büyütüyor, sınır tanımıyorlar. Güçleri siyasal iktidarları aşıyor ve sürekli güçleniyorlar. Eğitim, perakende, yeme-içme gibi pek çok sektör, dijital firmaların kontrolüne giriyor. Devlet vatandaşa bir maske dahi vermeyi beceremezken, bu firmalar parası olan vatandaşların ihtiyaçlarını evlerine rahatlıkla götürebiliyor. Ekonomik gücü olmayanlar ise başta eğitim olmak üzere birçok haktan mahrum kaldı. İnterneti ve bilgisayarları olmayan öğrenciler, eğitimlerine devam edemedi. Sanat faaliyetleri durdu, pek çok sanatçı geçim sıkıntısı yaşıyor. Hayatın zorlamasıyla insanlar, tiyatronun canlı yayınla evlere girmesi gibi çözümler üretmeye çalışıyor. Futbol maçları seyircisiz oynanıyor. Yaşam alışkanlıklarımız, bizim irademiz dışında değişiyor. 

Dünya, hazırlıklı olmadığı bir süreci yaşıyor. Sanayi devriminin bir sonraki aşamasına geçiyor. İsmine bilgi toplumu veya ne ad verirsek verelim, gelinen noktanın geriye dönüşü olmayacak. Nitel bir değişimle şimdilik bilinmeyen yeni bir yol oluşuyor. Nereye gideceği ise insanların süreçlere olan etkileriyle şekillenecek. Salgının bu yeni girilen yolu hızlandırdığını söyleyebiliriz. Dünya geleceğini tartışıyor, farklı senaryolar ortaya konuyor. Akademisyenler, STK’lar, siyasetçiler bugünün analizini yaparak, gelecek projeksiyonları ortaya koyuyorlar.

Ülkemizde ne konuşulduğuna baktığımızda ise salgın öncesi suni gündemlerin aynı şekilde devam ettiğini görüyoruz. “Salgını nasıl fırsata çeviririz”in hesapları yapılıyor, salgın sonrası konuşulmuyor. Ne yazık ki, salgın biter aynı noktadan devam ederiz düşüncesindeler. Değişim, reformlar ve demokrasiden bahsediyor olsalar da hiçbir şey değişmesin diye anti-demokratik uygulamalara devam ediyorlar.

Eğitim, sağlık, adalet, güvenlik gibi temel konular devletin görevidir. Her yurttaşa eşit olarak bu hizmetler ulaştırılmalıdır. Görevlerini yapmayan yönetimler, yaratıkları sahte tartışma ortamlarıyla halkın ilgisini farklı yönlere çevirmeye çalışıyorlar. Halkımızın yüreği yanarken siyasetin gerçek sorunların üzerine yürümemesi, devletin en temel görevlerini yerine getirmiyor oluşunun hesabının sorulamaması hepimizin içini acıtıyor. Merkezi ve yerel yönetimlerin bağış kampanyaları düzenleyerek ülke çocuklarına tablet bilgisayar toplamaya çalışmaları, içinde bulunduğumuz aczin göstergesidir.

Salgından sonra ne olacak? Neyle karşılaşacağız? Buna cevap verebilmek için mevcut durumumuzun bilimsel verilerle tespit edilmesi ve gelecekle ilişkili senaryoların bizlerle paylaşılması gerekiyor. Bu tartışmayı başlatacak olan, siyasi yapılardır. Halkın tartışma süreçlerine katılımı ve bilgilendirilmesi sağlıklı çözümlerin ortaya çıkmasını sağlayacak, kamusal alandaki tartışmanın oluşturacağı güven, başarıyı artıracaktır.

Hayatın yeniden düzenlenmesi sürecin doğal akışına bırakılmamalı, ortak aklın oluşturduğu müdahalelerle insanların iyi yaşam koşullarına kavuşmaları sağlanmalıdır. Mevcut tablo, bize müdahale etmediğimiz takdirde piyasanın kontrolünde giden bu akışın zengini daha zengin, yoksulu çok daha yoksul hale getireceğini göstermektedir. Doğal akışın faturası tarihte ağır olmuştur. Toplumların hafızalarını sürekli canlı tutmaya ihtiyaçları var. Bildiklerimizi göz ardı ederek kendiliğinden çözüm beklemek veya mevcut olumsuzluklara karşı bireysel beklentiler sebebiyle suskun kalmak doğru değildir.

2020 yılı sıkıntılı geçti. Yeni bir yıla umutla girmek istiyoruz. Salgın bitecek, gerçeklerimizle yüzleşeceğiz. Yurttaşlar olarak yönetimde söz hakkımızı kullanabildiğimiz ölçüde doğru çözümlerle karşılaşacağız. Salgın ve sonrasında nelerle karşılaşabileceğimizi konuşalım. Ülkenin sorunlarını gündem yapalım. Mutlu insanların yaşadığı dünya hayalimizden vazgeçmeyelim.

Yeni yılınız kutlu olsun…

Aykurt NUHOĞLU

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın