Kadıköylü Yalçın Akçay, sessizce ayrıldı aramızdan…

Yazar:

Bir İstanbul beyefendisiydi Yalçın Akçay; tiyatronun duayenlerinden, Feneryolu’nda komşusu olmaktan mutluluk ve onur duyduğum güzel insan… Öğrencilerimle buluşturmaktan ve onun sanat hakkındaki düşüncelerini bizlerle paylaşmasından, kendisinden bilgiler almaktan, donanımlarından yararlanmaktan büyük keyif aldığımız güzel insanın ardından bir şeyler yazmamak olur mu? Daha yeni yitirdik ama anıları taze…

Önce onun Mahmut Muhtar Paşa Köşkü önünde Kadıköylü yazar ve sanatçılarla çektirdiği bir fotoğrafını çıkardım albümümden. İstanbul Kadıköy Lisesi’nin 2009 tarihli sayısını… Sonra Fenerbahçe Gönüllüleri’nde görev yaparken kendisiyle yaptığım ve Uğur Karakadı’ya ilettiğim söyleşimden yine arşivinde saklandığı, onun dilinden dökülenleri serdim masama.

Atlıhan Sokak’ta, "Sanatların Buluşması Etkinliği"nde söyleşmiştim Yalçın Akçay ile…

– Nasılsın ağabey?
– Teşekkürler Nusret Karaca. Hoşgeldiniz etkinliğimize.
– Hoşbulduk. Çok güzel bir düzenleme.
– (Gülümsüyor)
– Sizi bulmuşken birkaç soru sorabilir miyim?
– Elbette.
– Klasik biliyorum. Biraz Yalçın Akçay?
– 1935  Lüleburgaz doğumluyum. Kadıköylüyüm. Bu kadar.
– (Bende de bir gülümseme)
– Ha!..Bir de 2000’de emekli oldum Şehir Tiyatroları’ndan.
Tiyatroya nasıl başladınız?
– 1954/58… İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi. Gençlik Tiyatrosu… Giriş o giriş. "Cyrano de Bergerag" ile.
– Şehir Tiyatroları?
– Geniş olanaklara sahip. İyi oyunlar sahnelendi. Çocuk tiyatroları büyük ilgi görüyor. Özellikle Ferih Egemen döneminde güzel şeyler yapıldı.
– Deneme sahneleri? Altyapı mı?
– Hayır. Onları yorum denemesi olarak düzeltelim.
– Sahnede seyirci ile yüz yüzesiniz. Filmden farklı değil mi?
– Sahnede seyirci size çok şey veriyor. Biz seçilmiş, süzülmüş değerli eserleri yorumlayan sanatçılarız. Ödülü ise alkışlar.
– Yerli oyun mu? Yabancı mı?
– Eskiden yüzde 25 yerli oyun olunca mutlu oluyorduk. Yüzde 50-99 olmalı bu oran.
– Okullardaki çalışmalar?
– Rehber öğretmenin yanında muhakkak bir tiyatrocu olmalı.
– Eşiniz de tiyatrocu.
– Evet, Gülçin Akçay. Şehir Tiyatroları’ndan.
– Karagöz ve Hacivat?
– Onlara hep arka çıkacağım. Kültürümüzün bir parçası.
– Türkiye’de bunu sürdüren kaç kişi kaldı!
– Benimle birlikte on civarındadır.
– Kadıköy?
– Sanata ilgi duyan, sanatla iç içe bir topluluğu barındırıyor.
– Etkinliklere devam mı?
– Elbette.
– Emekli değilsiniz. Sanatçı emekli olmaz.
– (Yüzünde yine o güzel gülümseme)
– Teşekkür ediyorum ağabey…
– Ben de teşekkür ediyorum Nusret Karaca.

Evet… İyi ki saklamışım bu söyleşiyi ve fotoğrafları. Kadir İncesu da iyi ki objektifi ile hep katkı vermiş etkinliklerimize. Önce Gülçin Abla, ardından çok geçmeden Yalçın Ağabey ayrıldı sessizce aramızdan. Ama yüreğimizde ve kalemimizin ucunda, arşivlerde, oyunlarda hep yaşıyor aslında. Biz de arada çıkarıp anımsatıyoruz böylelikle.

Sanatçılar hiç ölmez!..

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın