Bu ne sorumsuzluk, bu ne güvensizlik!

Yazar: Kadir Toprakkaya

KADİR TOPRAKKAYA YAZIYOR

Geçtiğimiz akşam açıklanan 48 saatlik sokağa çıkma yasağının ardından yaşananlar, pek çoğumuz tarafından “Bu ne sorumsuzluk, bu ne güvensizlik!” dedirtti. Türkiye’de 30 büyükşehir ile Zonguldak’ta 12 Nisan saat 24.00’e kadar geçerli olacak sokağa çıkma yasağı duyulur duyulmaz marketlere ve ATM’lere koşan halk, ne büyük bir tehlike yarattığının farkında değildi. Bu durum bir kez daha gösterdi ki, ülke olarak panik durumunda ve büyük bir güvensizlik içindeyiz.

BEKLEMİYORUZ, DİNLEMİYORUZ, OKUMUYORUZ…

Toplum olarak mutlaka sahip olmamız gereken sabrın yanı sıra dinlemek ve okumak gibi gereksinimlerden de uzak olmamız, sorunlarla uzun süre mücadele edeceğimiz anlamına geliyor. TV ekranlarından geçen altyazı ile 30 büyükşehirde 48 saatlik sokağa çıkma kısıtlaması haberinin ayrıntılarını beklemeden halk sokaklara fırladı.

NE BÜYÜK TEHLİKE, FARKINDA MISINIZ?

Bu hareketle nasıl bir tehlike yaratıldığını bilmek, düşünmek gerekirdi. Yaklaşık bir aydır sokağa çıkmamaya özen gösteriyoruz, 20 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşlar için kesin sokağa çıkma yasağı konmuş, pek çok yer kapalı ve bütün yayınlarda koronavirüs dışında bir şey konuşulmuyor, sürekli “Üç kişi bir araya gelmeyin, sosyal mesafeyi koruyun” anonsları yapılıyor…

EVDE KALMAK MI, HASTANEDE SOLUNUM CİHAZINDA OLMAK MI?

Tüm dünyada evde kalmanın yapılabilecek en doğru şey olduğu fikri sürekli empoze edilmeye çalışılırken, birden sokağa fırlayıp marketlere saldırmakla birlikte taşınmakta olan virüsü ya aldınız ya da bulaştırdınız. Bunun farkında mısınız?

İKİ SAAT KALA MI AÇIKLANIR?

Bazı uzmanlar, vatandaş ve medyanın “Bu karar iki saat kala mı açıklanır” eleştirisine ilk bakışta katılmamak elbette mümkün değil. Ancak bir de 6 saat kala, 10 saat kala açıklandığını düşünelim. En az 30 milyon kişinin sokağa fırladığını, bu durumda yaşanabilecek kaosu düşünebiliyor musunuz? Pek çok kişi de iki saat gibi kısıtlı bir zaman olduğundan dolayı dışarı çıkmamayı tercih etti.

BİLİM KURULU TAVSİYE KARARI ALDI…

Birçoğumuz bu durumdan iktidarı sorumlu tutarak, mevcut olan tepkisini arttırarak vermek istedi. Oysa bu konu hükümetin değil, Bilim Kurulu’nun kararıydı. Hatta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, açıklamasında “Bilim Kurulumuz belirler, hükümete iletir. Biz de uyarız, uyuyoruz da” dedi. Her birine sonuna kadar aşina olduğumuz Bilim Kurulu üyesi değerli hocalarımızın ne kadar güven verdikleri bilindiği halde onlar bu kararı düşünmeden almış olamazlardı. Ancak inanmamaya, güvenmemeye odaklanmışız. Beni şaşırtan bir başka durum ise, Kadıköy olarak yegane övünç kaynağımız olan Kadıköylülük duygusunun yok olma belirtileri oldu. Kültür düzeyi Türkiye’nin en yüksek ilçelerinden biri olan, dünyanın en yaşanabilir 50 ilçesi içinde yer alan insanların böylesine sorumsuz davranmaması gerekirdi.

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın