Türkiye’de henüz 17 yaşındayken sahnelere assolist edası ile giriş yapıp, tam 12 yıl boyunca adını neonların en tepesinde tutmayı başarabilmiş ender isimlerden biridir Pınar Eliçe. Yeni nesil onu pek bilmez ama sahne hakimiyeti, izleyiciyle diyalogu ve dans performansı konusunda Sibel Can’ın ardından gelebileceğini söylemek yeterlidir diyebiliriz.
GİZZ SAHNE’DE SAHNE ALDI…
Pınar Eliçe, geçtiğimiz akşam Hilton Kozyatağı bünyesindeki “Gizz Sahne” adlı mekanda sahne aldı. Beni hem mekana hem de 1990’lı yıllara götüren bu haberin ilginç bir tarafı var. Şöyle ki, yazmaya başladığım “Caddebostan” kitabı için bir yandan fiziki belgeleri topluyor, bir yandan da hafıza kayıtlarımı getirmeye çalışıyordum. Konu Caddebostan olunca, akla ilk gelen plajı ve gazinosu olur. Arşivlerde Caddebostan Maksim’in o yıllarda yayınlamakta olduğumuz Kadıköy Gazetesi sayfalarındaki reklamlarına rastladım. Birden gözüme Pınar Eliçe geldi. 1990’lı yılların tamamında assolist olarak sahnelerde yer almış, çok büyük bir hayran kitlesi oluşturmuştu. O sırada “Caddebostan” kitabına konu edebileceğim pek çok bilgi de gözlerimin önüne geldi. Kim bilir nerelerdedir, ne yapıyordur diye düşündüm. Ertesi gün telefonuma “Sizi Pınar Eliçe’nin sahne alacağı Gizz Sahne’ye davet ediyoruz” mesajı gelmez mi?.. Katılmak zorunda olduğumuz başka davetler olmasına rağmen tereddütsüz kabul ederek katıldık.
25 YIL ÖNCE, 25 YIL SONRA AYNI PINAR ELİÇE…
Pınar Eliçe’yi izlemeye başladığımızda, 25 yıl önceki Pınar Eliçe ile 25 yıl sonraki Pınar Eliçe arasında sahne performansı ve fiziki yönden bir fark olmadığına tanık olduk. Uğruna şampanyalar patlatılmaya başladığında, 1992 yılının Caddebostan Maksim gecesine gittim. O gece ünlü bir holding patronu, ardı ardına şampanyalar gönderiyordu. Ben 60’lı rakamlara kadar sayabilmiş, sonra kaçırmıştım. Birkaç gün sonra magazin basınında 200 şişe şampanya patlatıldığı haberleri çıkmıştı. Geçtiğimiz gece de 200 şişe olmasa da uğruna 40’a yakın şampanya patlatıldı.
BAŞARININ SIRRI NEDİR?
Pınar Eliçe geceye öylesine iyi hazırlanmış ki küçük bir mekan, küçük bir sahne olmasına rağmen tam 15 kişilik bir orkestra oluşturmuştu. Mekan yöneticileri ile yaptığım sohbet sırasında öğrendim ki gündüz iki defa gelip provalar yapılmış, sahne hakimiyeti için ne gerekiyorsa onları kafasında belirlemiş. Devam edilecekse sahnenin konumunun değişmesi, ışık sistemi, izleyicilerin oturma düzeni gibi pek çok önerilerde bulunmuş. Bütün bunlara rağmen ilk gecede beklenmedik aksilikler olmaz mı? Elbette olur. Örneğin, hiç olmaması gereken mikrofon arızası… Evet, olabilecek en kötü şey! Eliçe’nin birkaç saat önce test edilen özel mikrofonu, sahneye çıkıp eline aldığında çalışmadı. Düşünsenize, 25 yıl sonra tekrar sahneye çıkıyorsunuz, karşınızda saatlerdir sizi bekleyen bir kitle var ve mikrofon çalışmıyor. Ancak kendisi hiç aldırmadan müzisyenlerin önünde duran kablolu mikrofonlardan birini alarak 3 saat sürecek programına başladı ve hiç ara vermeden bitirdi. Pınar Eliçe’yi, gecede annesi ve kızı ile yakın dostları da izledi.
