Kamplaşma ve inat

Yazar: Selami Öztürk

Ülkemizdeki kamplaşma ve inatlaşmanın kazananı koronavirüs oluyor, kaybedeni hepimiz. Herkes sağlık çalışanlarını gönülden alkışlarken, onlara yeterli malzemeyi temin edememenin mahcubiyetini taşıyan Sağlık Bakanımızın samimi çabalarına katkı vermek için atölyelerinde ve fabrikalarında maske, siperlik, koruyucu elbise ve hatta oksijen cihazları üretiyorlar. Bu çaba zengini fakiri, sağcısı solcusu herkeste var.

Her şeye rağmen vaka sayıları yükseliyor. Sağlık Bakanı, İstanbul’da bir hastanın virüsü 16 kişiye bulaştırdığını söyledi. Bu 14 günde katlanarak 4000 bulaş yapıyor. Aklın yolu bir, sokağa çıkma yasağı gerekiyor. Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay, kamplaşmaya dikkatleri çekerek “Bunu çözecek siyasetçiler değil, bilim adamlarıdır. Bilim adamlarını dinleyiniz” diyor. Ankara Ünivertesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Saltık; “Bilim Kurulu kararlarının siyasi otorite tarafından yerine getirilmemesinin faturasını halk ölümle ödemektedir. Bu davranışın ciddi sonuçları olacaktır” diyerek, siyasi otoriteyi Bilim Kurulu kararlarını katıksız uygulamaya davet ediyor.

koronavirüs selami öztürk

Son iki Bilim Kurulu toplantılarında başta İstanbul olmak üzere sokağa çıkma yasağının genişletilmesinin istendiğine dair tevilli ikrarlara rağmen kurul kararları açıklanmamakta, siyasi otorite ise inatla buna kulak tıkamaktadır. Bilim insanlarının yanı sıra muhalefetin de bu söyleme katılması siyasi otoriteyi daha da kızdırmış, adeta sokağa çıkma yasağı konusunda inatlaşma baş göstermiştir. Virüs yaygınlaşmıştır, ulus olarak kayıplarımızı azaltmak zorundayız. Bunun iktidarı, muhalefeti olmaz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan son sistem değişikliğine kadar Cumhurbaşkanlığı makamı, tüm halkı kucaklayan ve gerçek anlamda temsil eden bir yapıya sahipken; en sıkıntılı olduğumuz ve birlik, beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde Cumhurbaşkanlığı makamı, “partili başkan” olma sıfatını öne koyarak ve sadece kendi partisine bağlı belediye başkanları ile görüşerek, sistemin kötü yanını ortaya koymasının yanı sıra AKP’li belediyeler dışında kalan ülke nüfusunun yarısından fazlası, ülkenin sahipsiz olduğu hissine kapılmışlardır. Bu ayrımcılığın faturasını bugün halk canları ile öderken, bunun siyasi faturasının elbette ağır olacağı açıktır.

Sonuç olarak;
– Siyasi otorite Bilim Kurulu kararlarını aynen uygulamalı.
– Sağlık konusunda siyaset olmaz.
– Siz doğru karar alın, kimse çıkıp “Biz dedik yaptılar” demez. Hepimiz alkışlarız.
– Evde kalın, sağlıkla kalın!

Av. Selami Öztürk
k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın