“Kendimi Don Kişot gibi hissediyorum”

Yazar: Haber Merkezi

Fenerbahçe’nin genç yıldızı ve geleceğin en önemli oyuncularından biri olarak gösterilen Arda Güler’in hikayesini haberleştiren Serhat Pekmezci, kendini Don Kişot gibi hissettiğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde İtalya’nın en ünlü gazetelerinden biri olan bettilt mikrofonlarına konuşan Pekmezci; “Böyle yetenek yüz yılda bir gelir” başlığıyla verdiği Arda Güler haberine vurgu yaparak, şunları ifade etti:

“Çok takip edilen bir gazetede bu ifade çok büyük bir onur. Bu söz aslında iki sene önce yine AA ile yaptığımız röportajda bana aitti. İddialı mıydı? Evet iddialıydı, ancak ben Arda’nın Gençlerbirliği Kulübü’nden başkanımızın vasıtasıyla alınması sürecinde de bunu Sayın Ali Koç’a anlattım. ‘Bu çocuk eğer doğru bir projelendirme yapılırsa, yetenek yönetimi konusunda üzerimize düşeni yaparsak, 16 yaşında A Milli Takım’da oynar, 17 yaşında attığı frikik golleriyle tribünleri ayağa kaldırır.’ demiştim.

İyi oyuncuyu hissetmek için saatlerce, günlerce, aylarca müsabaka izlemek, okumak, konuşmak, düşünmek, tartışmak lazım. Ülkede konuşabileceğiniz, tartışabileceğiniz çok insan yok maalesef. O yüzden de bazen Don Kişot gibi hissediyorum kendimi. Allah razı olsun ondan. Çok çaba sarf ederek yaptı bunu. Bundan sonraki süreçte ben Arda’nın da açtığı yoldan Türk futbolunda ciddi bir devrim yaratılabileceğine inanıyorum. Bunun için oturup konuşmak, düşünmek, tartışmak lazım sadece. Ben hep söyledim, güldüler tabii. Brezilya, yıllardan beri 1 milyar dolara ya da avroya yakın futbolcu ihracatı yapıyor ve 10 milyonluk Portekiz, son 10 yıldır futbolun Rönesans’ını yaşıyor. Biz bunu neden yapamıyoruz, yapmak çok mu zor, nereye bakmamız gerekiyor? Bunları biraz tartışabilirsek, bence sonuç almak çok zor değil.

Şimdi, ‘Arda gibi olmak’ diye bir kavram oluştu. Nedir bu? 16-17 yaşında da çok yarışmacı, sürekli şampiyonluğu hedefleyen bir takımda süre alabilmek, gol atmak, asist yapmak, sonuca etki etmek. Saha dışında karakteriyle, tavrıyla, tarzıyla, yediden yetmiş yediye herkesin sevdiği bir profil olmak. Bundan sonra ‘Arda gibi olmak’ denen bir şey ortaya çıkacak. Yani bu bir marka haline gelecek ve dünyanın her yerinde çocuklar Arda gibi olmak isteyecek. Yaklaşık 60 dakika falan beni inanılmaz büyüledi. Çevre kontrolü, topa ilk teması, üç hamle sonrası düşünmesi, pozisyon yaratması… O periyotta da takımının mağlup olmasından dolayı büyük sorumluluk alması, mağlubiyeti kabul etmemesi, irade göstermesi, kazanma odaklı olduğunu bana hissettirdi. Başkana çok iddialı konuştum. ‘Bu çocuk 16 yaşında oynayamazsa ben mesleği bırakırım. 17 yaşında A Milli olacak, gol atıp attıracak. Bütün dünya ve Avrupa, Fenerbahçe’yi bu oyuncu üzerinden tanıyacak.’ dedim.”

Arda Güler - Serhat Pekmezci

YÜZLERCE YETENEK HEBA OLDU

Arda Güler tarzında ve hatta belki de çok daha yetenekli yüzlerce futbolcu olduğunu belirten Serhat Pekmezci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeteneği yönetme konusunda çok büyük arızalar var. Akademi direktörlerinin, altyapı antrenörlerinin, psikologların çok kıymetli bu iş için aylarca, yıllarca kafa patlatmış olması lazım. Ancak görüyorum ki akademide antrenörlük yapan insanlar, yani kusura bakmasınlar, her yerde söylüyorum ama çok idealist değiller. Arda ilk bulduğumuz yetenek mi? Hayır. Yüzlerce yetenek heba oldu. Kimisi babasının taraftarlığı yüzünden, kimisi Altınordu’da bizim anlatmaya çalıştığımız, dezavantajların görülmemesi yüzünden, farklı farklı sebeplerden…

Arda bulduğumuz ilk yetenek değil ki. Ben mesela size burada isim versem, verdiğim isimlerin tepesine üşüşecekler. Yani benim söylediklerime en duyarlı kesimin menajerler olması da çok enteresan bir durum. Türkiye Futbol Federasyonu var, akademi direktörlerimiz var, kulüp başkanlarımız var. Burada dört tane isim söylesem, yarım saat sonra hepsinin anne babası beni arayıp, ‘Telefonlar susmuyor.’ diyecek. Çünkü en kolay para kazandıracak yöntem. Oyuncunun profesyonel takıma çıkıncaya kadarki en saklı ilişki kurabileceği kişi anne, büyüdüğü kulüp yönetimi ve federasyondur. O yüzden de UEFA ve FIFA, oyuncuların 18 yaşından önce imza atmasını istemiyor. Yani bir oyuncuyu neden kulübü yönetmesin?

Ben kulüpten ayrıldım. Bağımsız bir denetim kurulu olsa, konuyu derinlemesine araştırıp başkana bir rapor sunsa, belki on tane daha Arda kazanmış olacaktık. Bu süreçte bir tane Altınordu’ya, bir tane de Beşiktaş’a inanılmaz yetenekte ve kalitede iki tane oyuncu gitti. Kaçırdı Fenerbahçe. O dönem başkanımızla temasa geçmiş, anlatmıştım. Şimdi başkanımızla çok sağlıklı bir diyaloğumuz var. Pandemiden sonra planlamalar sekteye uğradı. Ondan sonra başkanımızla aramızda bir şey kalmadı. İletişim bir şekilde koptu veya kopardılar. Arda Güler’i menajerlerden korumak için çok savaştım, çok hırpalandım. Tam tersine, menajerlere öneriyor diye de bir sürü eleştiri aldım. Bunu kim çıkartıyor, nasıl yapıyor bilmiyorum. Benim için Arda, Türkiye’yi temsil edecek, anlatacak, karakteri, yeteneği, yaptıkları ve öz güveniyle milli bir servet, bir marka. Bu benim için bir gurur. Bunun manevi hazzını yaşıyorum. Ben oynaması gerektiğiyle ilgili haddimi aşmayayım. Şu an Fenerbahçe’nin başında çok doğru bir hoca var. Bu mesleğe geçen sene başlamadı bu hoca. O Arda’yı ne zaman, ne şekilde oynatacağını hepimizden çok daha iyi biliyor. Ben şuradayım; Arda’nın yaşıtları Avrupa’da sürekli oynayabiliyor, biz Arda’yı Jesus’un istediği fiziksel kıvama neden getirmedik?”

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın