Zihni Göktay ile bayram öncesi yine Feneryolu’nda!

Yazar: Nusret Karaca

Kurban Bayramı öncesi arefe günü, alışveriş için Feneryolu Sabit Pazar tarafındayım. İlk olarak berber, derken karşımda her zaman sohbetinden büyük mutluluk duyduğum, her seferinde kendisinden yeni bir şeyler öğrendiğim mahalle komşum, Türk tiyatrosunun duayenlerinden Zihni Göktay. Yıllardır tanırım kendisini, öğrencilerim de ilk kez Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde tanıma fırsatı bulmuşlardı Usta’yı. “Resimli Osmanlı Tarihi” adlı oyuna götürmüştüm onları. Sonra görev yaptığım Kadıköy Kız Lisesi (İstanbul Kadıköy Lisesi) etkinliklerimize şeref verdi, iki kez konuğumuz oldu.

Bir vapur yolculuğunda ögrencilerim, okul dergimiz DAMLA için bir söyleşi gerçekleştirmişlerdi ayak üstü. Benim de kendisiyle karşılaşmalarımız sırasındaki konuşmalarımız arasından çok sayıda söyleşi ve yazı çıkartıp, sonra dergi ve gazetelerde yayımlattığım olmuştur. Belki de Zihni Göktay ile ilgili en çok ben yazı yazmışımdır! Kim bilir… İşte bugün karşılaşmamız anında yine not düşülecek, üzerinde düşünülmesi gereken iki söz yakalar da yazıya döküp paylaşmaz mıyım!..

Zihni Göktay

Zihni bey merhaba…

Oooo! Merhaba Nusret hocam…

Sizi görmek ne güzel. Yine bir anı fotoğrafı almadan olur mu, izin var mı?

Ne demek, elbette…

Yeni bir oyun var mı?

Yok. Eski oyunlardan, repertuarlarda olanlardan sahneye konacak olur da çağırırlarsa…

Ellerinizdeki yük ağır, yardım etsem?

Bizi taşıdığımız yük yormaz; cahiller yorar, cahillerle konuşmak…

Alışveriş bitmemiş gibi…

Peynirciye gidiyorum.

Ben de oraya. (Yanında yürüyorum, bu arada peynirci önünde bir tanıdığa rica ediyorum. Aynı karedeyiz. Kim bilir kaçıncı kez…) Sevilmek, iz bırakmak ne güzel! Geçenlerde bir sohbet sırasında adınız geçti; Eray Canberk, Yalçın Akçay, siz ve birçok sanat, bilim insanı… Feneryolu şanslı!

Salyangozlar bile iz bırakıyor Nusret hocam.

(Yine anlam yüklü, düşünülmesı gereken bir söz. Demiştim, her karşılaşmamızda yeni bir şeyler öğreniyorum diye. Bugün de iki güzel söz düştü şansıma!) Ben izin isteyeyim. Berber, sonra ben de peynirciye uğrarım. Şimdi kalabalık…

İyi bayramlar Nusret hocam…

Size de Zihni bey…


İşte bugünün ilk saatlerinde de yine yazacak bir şeyler buldum. Ancak yazdıklarım, günlüğüm içerisinde gerçek bir sanatçı, mütevazi kimliğiyle halkın içinden biri olunca, kelimeler birbirini o kadar güzel takip ediyor ve cümlelere dönüşüyor ki… Kalem sanki kendiliğinden kayıyor kağıt üzerinde. Ben sadece adım ve soyadımla imzamı atıyorum, hepsi o!

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın