Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “En büyük projem” sözleriyle kamuoyuna açıkladığı Kanal İstanbul Projesi’nde uzmanlar ikiye ayrıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun projeyi “cinayet” olarak adlandırmasının ardından tartışmalar hızlandı. Habertürk Manşet programına konuk olan Kadıköy’ün saygın mimarlarından dünyaca ünlü kentbilimci Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, Kanal İstanbul Projesi’nin kent yaşamında yaratacağı sorunları şu sözlerle gözler önüne serdi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başını çektiği Kanal İstanbul Projesi oldukça büyük bir proje. Cumhurbaşkanımız, İstanbul’da sembol hâline gelen bu tarz projeleri seviyor. Tıpkı Çamlıca Camii, Çamlıca TV Kulesi, Üçüncü Köprü gibi… Ben de esasında büyük projeleri her zaman desteklerim, ancak bu defa böylesine bir projeye İstanbul’un başta deprem sorunu olmak üzere birçok problemi varken acil bir şekilde ihtiyaç olmadığını düşünüyorum.”
“SUNİ ADALAR DEPREMDE YOK OLUR”
Mimar Sinan Genim’in projeyi destekler açıklamalarına karşılık görüşlerini detaylandıran Alp, sözlerini şöyle sürdürdü: “Boğaz’da daha önce birçok tanker çarpıştı, ben hepsine şahidim. Ancak artık Boğaz trafiği tek yöne indi ve bunun üstüne geçen gemi sayısında herhangi bir artış yaşanmadı. Boğaz’ın petrol tankerlerine karşı olan riskini azaltmak için petrollerin Saros Körfezi’ne yönlendirilmesi yapılabilir. Bunun yanında kanalın depremi tetikleyeceği de deprem uzmanlarınca resmi olarak açıklandı. Ayrıca, Kanal İstanbul Projesi ile yapılması hedeflenen suni adacıkların da olası bir depremde yok olacağı aşikar. Her geçen gün nüfus anlamında kalabalıklaşan İstanbul’a bu şekilde yeni yaşam alanları kazandırılacaksa, mutlaka kentin özürlü bölgelerinin yeşil alana çevrilmesi ve o bölgelerde yaşayanların bu yeni alanlara kaydırılması gerekir. Aksi durumda nüfus daha da artacaktır.”
“PROJE BİR ÇEVRE FELAKETİNE DE SEBEP OLABİLİR”
Sonuç olarak projenin ilerleyen yıllarda yapılması gerekse bile doğru zamanın şimdi olmadığını ifade eden Ahmet Vefik Alp; “Karadeniz pis bir su… Tuna Nehri, Avrupa’nın lağımı ve pisliği de Karadeniz’e akıyor. Projenin ardından o pisliğin Marmara Denizi’ne akacağı gerçeği de bir başka önemli problem. Karadeniz’de bulunan hidrojen sülfür, en büyük zehir… Esasında Karadeniz’in suyunun altında bulunan H₂S doğru kullanılırsa bir enerji, yanlış kullanılırsa ve atmosfere kaçarsa bir çevre felaketi olur. Kanal İstanbul Projesi sonucunda su bütçesi iyi kontrol edilmez, bu zehir atmosfere kaçarsa sadece ülkemiz değil, Romanya, Ukrayna ve Gürcistan gibi birçok ülkeyi de etkiler. Türkiye’nin bu projeye şu an hazır olduğunu düşünmüyorum” şeklinde konuştu.
