Türkiye İşçi Partisi (TİP)’in Kadıköy Belediye Başkan Adayı Doğan Ergün, 31 Mart’a sayılı zaman kala seçim çalışmalarını sürdürüyor. Uzun yıllardır Kadıköy sakini olan Doğan Ergün, sorunları ve geliştirdikleri çözüm önerilerini Kadıköy Life okuyucuları için paylaştı. Kente dair çevresel sorunlara özellikle dikkat çeken Ergün, belediye kaynaklarıyla Kadıköy’ün sorunlarına dair bir mücadele alanı yaratacaklarını söyledi.
Okuyucularımız için öncelikle kendiniz tanıtır mısınız? Ne zamandan bu yana Kadıköy sakinisiniz?
Türkiye İşçi Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı ve Kadıköy Belediye Başkan Adayı’yım. Bir oğlum var. ODTÜ Siyaset Bilimi mezunuyum, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde de uluslararası ilişkiler eğitimi aldım. Uzun yıllar yayıncılık, gazetecilik, editörlük yaptım. Kitap yayıncılarının bilişim, yazılım gibi projelerinde koordinatörlük görevini üstlendim. Son beş senedir Yeditepe Üniversitesi’nde öğretim görevliliği yapıyorum. 2005 yılından bu yana Kadıköy’de yaşadım ve çalıştım. Neredeyse birçok semtinde yaşama ve yakından tanıma imkanım oldu. TİP Kadıköy İlçe Başkanlığı görevi de yaptım. O yüzden bütün bu Haydarpaşa, Kalamış, Fikirtepe ve Söğütlüçeşme gibi Kadıköylülerin hayatını zorlaştıran konularda, İstanbul’un ve dolayısıyla Kadıköy’ün önemli sorunlarında görev aldım.
Başkanım, politikayla ilişkiniz ne zaman başladı? TİP’te ne zamandan bu yana siyaset yürütüyorsunuz?
Benim siyasetle ilişkim ailemden başladı. Solcu, sosyal demokrat bir ailede büyüdüm. Annem ve babam, Cumhuriyet’in yetiştirdiği Köy Enstitüsü geleneğinden gelen öğretmenler. Üniversiteye girdiğim 1999 yılında, ODTÜ’de siyasi anlamda öğrenci hareketleri çok güçlüydü. Okul süreci bittikten sonra da sürekli siyasi mücadelenin bir parçası oldum. Türkiye İşçi Partisi’ni yeniden siyaset sahnesine sokma fırsatı yakaladık ve ben de kurucuları arasında yerimi aldım.
Uzun yıllardır Kadıköy sakinisiniz. Sizden bugünün Kadıköy’üne dair sorunları dinleyebilir miyiz? Sizce en büyük problemler neler?
Kadıköy, çok farklı konuların tarihini araştırdığınızda karşınıza çıkabilecek bir semt. Kadıköy’ün sorunları, genel olarak Türkiye’nin de sorunları! Bugün eğlence, yeme-içme kültürü, kültür-sanat ve spor faaliyetleri gibi aslında yaşamımızın tadını tuzunu oluşturan öğeler, maalesef başka yerlerde çok azalıyor. Türkiye’de bir kültürel kuraklaşma varken, Kadıköy bu tadı tuzu yaşamak isteyen yurttaşlarımız için bir çekim merkezi haline geldi. O yüzden bir kere Kadıköy’ün bu öncü misyonunu savunmamız lazım. Kadıköy iyi ki böyle aslında. Çünkü Kadıköy; kültürüyle, sanatıyla, sporuyla, eğlencesiyle beraber Kadıköy. Ancak aynı zamanda Türkiye’de çok büyük problemler olduğunu da görmemiz lazım. Bu kuraklaşma hiçbirimize iyi gelmiyor.
Vurgulamak istediğim bir diğer konu, okul problemleri. Mesela, ben kendi oğlumu ilkokuldan sonra ortaokulda nerede okutacağımı bulamadım. Her yerde aynı şikayetlerle karşılaştık. Yani paranız varsa laik eğitim alabiliyorsunuz, ancak paranız yoksa bu sistem size laik eğitim vermiyor. Genç kuşaklarımız maalesef laik ve bilimsel eğitim alamıyorlar. Bu konu elbette Kadıköy Belediyesi’nin direkt olarak çözeceği bir sorun değil. Ancak ne yapılabilir konusunda örnek vermek gerekirse, Kadıköylü bir muhtarımız geçmiş dönemlerde bu konuda bir kamuoyu oluşturarak imza kampanyaları, eylemler yaparak halkın böyle bir talebi olduğunu ortaya koymuştu. Bu tepkilerin üzerine mevcut okullardan birinin statüsü değişmiş ve Kadıköy’e laik eğitim veren bir okul kazandırılmıştı. TİP işte Kadıköy Belediyesi’yle bu bilinci yaratarak, bu konularda halkı seferber etmek için öncülük oluşturmayı amaçlayacak.
Deprem konusu da Kadıköy’ün sorunlarından biri. Ranta fırsat vermeden deprem sorununa nasıl çözümler getirilebilir?
Bir kere bence Kadıköy, İstanbul ve hatta tüm Türkiye’nin birinci sorunu deprem. Keşke sadece TİP değil, bütün partiler deprem konusunu birinci sıraya yazsa ve bu konuda hepimiz bir ittifak sağlasak. Hangi parti olursa olsun, deprem konusunda samimi, ranta dayalı olmayan her türlü çözüm önerisinde beraber iş yapmaya hazırız. Kadıköy’de yüzde 80 yapı stoğumuz eski. Birinci olarak, hızlıca yapılabilir alanlarda bina güçlendirmeleri başlamalı. Kamu kaynaklarının öncelikle buna ayrılması lazım. İkincisi, kooperatifler yoluyla daha çok ada bazlı çözümler getirilebilir. Üçüncüsü, halk deprem ve afetler konusunda bilinçlendirilmeli. Her sokağımızda mutlaka ekipler bulunmalı ve depreme hazırlık konusunda eğitimler verilmeli. Bunun yanında, her mahallede afet konternerlerinin olması da gerekiyor. Toplanma alanlarının hem sayısı hem de büyüklüğünün arttırılması da önemli. Bütünleşik bir afet yönetim sistemine geçmemiz şart.
Kadıköy’e dair uzun süredir gündemde olan konulardan biri Haydarpaşa’da uygulanan politikalar, bir diğeri ise Söğütlüçeşme AVM Projesi… TİP bu konulara dair nasıl bir politika uygulayacak?
Haydarpaşa’da son tren kalktığında ben orada basın açıklamasını okuyan kişiydim. O gün söylediklerimiz bugün hala geçerli. Bugün orada hem arkeolojik bulguların gün yüzüne çıkarılması hem de ulaşımın devam etmesi gerekiyor. Ancak gördüğümüz şey şu, maalesef orası iktidara yakın şirketlere kendi projelerini hayata geçirmeleri için verilmek üzere. Hatta belki de kimi protokoller imzalandı. Bu kabul edilemez. Devlet orayı kamu kaynaklarıyla hem ulaşım için hem de arkeoloji açısından çok ciddi bir merkez haline getirebilir.
Söğütlüçeme ise zaten insan ve araç trafiğinin çok yüksek olduğu bir alan. Bunu daha da attıracak ve insanların Kadıköy’ün merkezinin girişine ulaşmasını imkansız hale getirecek AVM gibi çalışmalara ne ihtiyaç var, gerçekten anlamakta güçlük çekiyoruz. Bizim Kadıköy’ün merkezinde bir AVM’ye değil, yeşil alanlara ve parklara ihtiyacımız var. Oraya illa bir şey yapılacaksa, öğrencilere yurt yapılsaydı. Çünkü en çok buna ihtiyaç var. Bunların yanında Fikirtepe için büyük bir kent suçu diyebiliriz. Fikirtepe’de artık o gökdelenlerden dolayı ne rüzgar esiyor, ne de güneş doğuyor. Bakanlık o yapıların dip dibe yapılmasına izin verdiği için bambaşka sorunlardan da bahsedebiliyoruz şu anda. Orada yeni yapılan gökdelenlerde sürekli iş kazaları oluyor, çünkü bariyerler yok. 20. katta bariyersiz çalışan işçiler var. Bunu da duyurmaya çalışıyoruz. Tüm bu sorunlar için belediye olanaklarını harekete geçireceğiz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Türkiye İşçi Partisi halkı harekete geçirmek, seferber etmek için kuruldu. Bu bağlamda tüm belediye olanaklarıyla da projelerimizi hayata geçirebilir ve belediyeyi bunun için değerlendirebiliriz. Belediye meclisi üyelerimiz de belediye meclisini bu konudaki mücadelenin adresi haline getirebilir. TİP’in bu seçimde çok sayıda belediye meclis üyesi alması önemli olacak. Çünkü bu, belediyede AKP’li meclis üyelerinin sayısını azaltacak. Bizim de birinci sıra adayımız Özlem Kadısöz. O da ODTÜ’lü bir şehir planlamacısı, aynı zamanda iklim mücadelesi de veriyor. Özlem’i belediye meclisine mutlaka göndermek istiyoruz.
