“Parkour’un Efendileri” ile çok özel…

Yazar:

Yerçekimine meydan okuyan, hayata 360 derece bakan, sınırları zorlayan adamlar… Aklından korkuyu silen, kendini adrenalin ve tutkunun kollarına bırakan azimli gençler… Bazen bileğimizin incinmesini hayal etmek bile istemezken, kaygının yerini eylemin aldığı son yılların favori sporu “parkour” hızla yayılıyor. Parkour’un öncüleri genç yetenekler, Kadıköy Life Özel Haberler Editörü Adem Giden’e konuştu…

Gereksiz önyargılardan uzaklaşmak ve çekim gücüyle Kadıköy, İstanbul genelinden parkour ve free running tutkunları için merkez haline dönüştü. Metropolde ulaşım imkanları artınca Tuzla’dan Şile’ye, Beylikdüzü’nden Zeytinburnu’na kadar İstanbul’un dört bir yanından parkour sporcuları Kadıköy’e akın ediyor. Herhangi bir sahası olmayan parkour için hedefi belirlemek ve eyleme geçmek yeterli…

“YAPABİLİRİM, YAPIYORUM, YAPTIM…”

Birçok insan için talihsiz burkulmalar, çıkık ve kırıklar kabustur. Ancak parkour sporcuları için bunlar risk değil. Gerek antrenmanda, gerekse de eylem esnasında genç sporcular kaygıyı, korkuyu ve olumsuz düşünceleri anlık olarak aklından çıkarıyor. İşte o an başarı geliyor. Ancak parkour, oldukça zor bir spor… Bir hayli zor olmasına rağmen İstanbullu gençlerin, son yılların ilgi çeken sporunu ustalıkla gerçekleştirebilmesi dikkat çekiyor. Kim bilir, azimden mi diyelim, yetenekten mi?..

HAYAL EDİLİRKEN KORKULANLARI MUTLULUĞA DÖNÜŞTÜRENLER…

Metrelerce yükseklikte duvardan karşı duvara zıplayarak tutunmak, olduğun yerde 360 derece dönerek yükselmek gibi hayal edilirken kaygıyı beraberinde getiren eylemler, parkour sporcuları için mutluluğu ifade ediyor. Bu yüzden “Biz sıradışıyız” demekten de geri kalmıyorlar.

İşte İstanbul’un dört bir yanından Kadıköy’e gelen parkour sporcularının hissettikleri:

Osman Koç: Herkes gibi yaşamak, düşünmek istemiyorum. Fabrikasyon bir yaşamın dayatılmasının bir parçası olmak beni rahatsız ediyor. Eğer böyle olursa, asla mutlu olmayacağımı biliyorum. Her zaman kendim olmalıyım, şartlanmış beyinlerin fikir ve davranışlarından kendimi uzak tutmalıyım. Ruhumu istediği gibi hareket ettirebilirim! Parkour bana pes etmemeyi, acının kazandırdığı mutluluğu, dostluk bağını ve dilediğim gibi yaşama sevincimi kazanma fırsatı verdi. Yine içimde ne olursa olsun her zaman extrem aşkı devam ediyor olacak, çünkü buna mecburum. Önlemlerimizi de alıyoruz, ancak hayatın her alanında olduğu gibi küçük çaplı da olsa talihsiz kazalar yaşayabiliyoruz. Ama mutluyuz, acı hissetmiyoruz.

Umut Öner: Yaşım 21 ve parkouru severek yapıyorum. İnsanların hareket imkanlarının kısıtlanmasından nefret ediyorum. Bu sporu en iyi şekilde temsil etmek, gelecek nesillere de aktarmak, onlara futbol ve basketbol dışında da sporlar olduğunu hissettirmek istiyorum.

Ertuğrul Kotenoğlu: Kendimi farklı hissediyorum. Gelişmenin nasıl bir şey hissettirdiğini anlamak çok güzel…

Hasan Uğur Balta: Parkour yapıyroum, çünkü keyif alıyorum. Gelişimimi gördükçe daha da sıkı bağlanıyorum bu spora… Biraz uzak kaldığımda özlüyor, sıkıntısını yaşıyorum, bir boşluk olduğunu hissediyorum. Fırsat buldukça antreman yapma gereksinimi duyuyorum. Parkourda tek amacım, kendi kişisel gelişimim ve bu işi gelecek nesillere aktarma isteğim…

Abbas Dinç: Parkour / Free running yapıyorum, çünkü şehir bizden bazı yeteneklerimizi çaldı ve köreltti. Şehirle savaşıyorum, kimin hızlı olduğunu kanıtlıyorum.

Kaan Ernaz: Parkour / Free running yapıyorum, mutluyum. Amacım, gideceğim yere önümdeki engellere rağmen daha kısa sürede ulaşmak. Türkiye’de parkouru ve free run sporunu tanıtma dönemindeyiz. Önyargıları olanlar var, bizi anlayamayacak kadar dar görüşlüler… Önyargıları ortadan kaldırmak istiyorum. Sporumuzu Türkiye’ye, dünyaya tanıtmak ve yaymak, en büyük amacım.

Emin Karahan: Parkouru yapma nedenim, farkındalık yaratmak… Bu farkındalığı yaymak, dar görüşlülere karşı algıları değiştirmek istiyorum. “Ne bu şimdi, düşseniz ne olur” gibi alaycı söylemlerle pişkin bakış atan insanlarla karşılaşıyoruz. Halbuki daha bu sporun adını bile bilmiyorlar, eleştirme haklarını kendilerinde buluyorlar. Bu sporda kan, ter ve emek harcıyoruz. Toplumun da buna saygı duyması gerektiğini düşünüyoruz.

Batuhan Tuymaz: Ot gibi yaşamayı sevmiyorum, extreme istiyorum. Bu sporu seçtim, çünkü dünyaya farklı bir gözle bakmamı, daha yaratıcı olmamı sağlıyor. Beni tüm olumsuzluklardan uzaklaştırdığını ve geliştirdiğini hissediyorum.

Berkay Amir Yavuz: Kendim olmayı seviyorum. Sıradışı işler ise bir hayli heyecanlı… Sıradışıyım, çünkü parkourcuyum.

Batuhan Bayrak: Neden parkour? Çünkü insan vücüdunun yürümek ya da koşmaktan başka yetenekleri de var. Yeter ki insan bunu ortaya çıkarmak istesin. İşte biz bunu yapıyoruz. Amacımız, farkındalık yaratıp topluma sporu sevdirmek.

Muhammet Emin Çalışkan: Yaptığım sporun bir kuralı ya da sahası yok. Her yer parkour… Bu sporu yaparken sadece ben varım. Yaşadığım adrenalin anlık olabilir, ama bunun verdiği özgüveni ömür boyu taşıyacağımı biliyorum.

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın