Bünyesinde hazin bir hikaye de barındıran Suadiye Mahallesi’nin ünlü Feride Geçidi, şimdilerde duvarlarındaki mural resimleri ile dikkat çekiyor. Bağdat Caddesi’nin paralelinde, Bostancı ve Erenköy arasında bulunan geçit, aynı zamanda Cadde ile Minibüs Yolu’nun bağlantısını sağlayan iki geçişten biri.
FERİDE GEÇİDİ’NİN HİKAYESİ…
1967-68 yıllarında yapılan Feride Geçidi ‘nin hikayesi biraz hüzünlü. Geçidin hikayesi, Cüneyt Altunç’un “Suadiye” kitabında şöyle aktarılıyor: “Bağdat Caddesi ile Suadiye’nin üst tarafını birbirine bağlayan tren yolundan geçmek gerçekten tehlikeliydi. Erenköy istasyonundan kalkan tren hafif bir rampa iner, hızlanır ve geniş bir kavis çizerek Suadiye istasyonuna doğru hızla gelirdi. Bu yüzden yayalar açısından tam bir tuzaktı burası. Tren düdük çalsa da bir anlık gaflet, korkunç bir sonla noktalanabilirdi. Çok bedenler telef oldu bu rayların üzerinde. Ben bile yaşadım böyle bir faciayı. Bir kadın ezilmişti, ceset görülmesin diye gazete sayfalarıyla örtülmüştü. Ölümlerin ve acıların sona ermesi için buraya bir alt geçit yapılması şarttı, yoksa kan duracak gibi görünmüyordu.
HAYATIN BİR CİLVESİ…
Suadiye Muhtarı Hilmi Öztan, birçok kez Ankara’ya gidecekti bu iş için. Aşındırmadık kapı bırakmayacaktı. Kendisi de bir Suadiyeli olan Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı İnşaat Yüksek Mühendisi Orhan Göncüoğlu devreye girer ve bir alt geçit yapılmasına ön ayak olur. Hayatın bir cilvesi işte. Geçit yapım aşamasındayken ya da öncesinde Göncüoğlu, tıp fakültesinde okuyan sevgili kızı Feride’yi kaybeder. Bir kamyon, sevgili kızının canını almıştır. Geçit, 1967-68 yıllarında yapılır. ‘Babam Hilmi Öztan’ der Güngör Öztan; Orhan Göncüoğlu’nun da iznini alarak, kızının da anısını yaşatmak için ya da bir armağan olarak bu geçide Feride Geçidi adının verilmesini sağlar.”
