İNDER, kentsel dönüşüm yol haritasını açıkladı

Yazar: Kadir Toprakkaya

Deprem gerçeği ile yüzleşen Türkiye için hayati öneme sahip oldukça kritik bir yol haritası, İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) tarafından açıklandı. İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım; “Yol haritamızı bilimle ve birlikte çizdik” diyerek, başta İstanbul olmak üzere Türkiye için hayati önem taşıyan kritik noktaları vurguladı.

İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) tarafından hazırlanan yol haritasını kamuoyu ile paylaşan Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, yaptığı değerlendirmede depreme dayanıklı konut üretilmesinin bir mühendislik işi olduğunun altını çizdi. Mevcut deprem ve yapı denetim yönetmeliğine uygun, sağlam ve güvenli yaşam alanları yaratmanın İNDER’in misyonlarından en önemlisi olduğunu vurgulayan Durbakayım; “Son 24 yılda yaşanan deprem felaketlerinin artık son bulması gerekir. Güvenli bina inşa edilmesi için mühendislik bilgisi temel şarttır. İNDER üyeleri, mevcut yönetmelik ve genel mühendislik disiplinine uygun tasarım ve inşaat yapan firmalarından oluşmaktadır. Her İNDER üyesi, inşaat mühendisliği bilgileri ile sağlam ve güvenli bina yapılması için altına imza attığı, bir projenin tasarlanmasından iskan edilmesine kadar geçeceği yol haritasına bağlı kalmaktadır” şeklinde konuştu.

Başkan Nazmi Durbakayım, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede doğru konut projelerinin üretilmesinin bir mühendislik işi olduğunu ve uzman mühendisler tarafından mevcut deprem ve yapı denetim yönetmeliğine uygun, orijinal projeye sadık kalınarak inşa edilen projelerin sağlam ve güvenli yaşam alanları olduğunun altını çizdi. Deprem gerçeğinin kentsel dönüşüm projelerini tetiklediğini ve deprem riski taşıyan her yapının boşaltılması gerektiğini belirten Başkan Durbakayım, inşaat mühendisliği bilgilerinin eksiksiz uygulandığı, doğru malzemelerin uygun yerlerde kullanıldığı yapıların inşa edilmesi gerektiğini ifade etti.

İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım

“KONUT ÜRETİMİNİN ABC’SİNİ HATIRLATTIK”

Her deprem sonrasında olduğu gibi “Binalarımız depreme karşı güvenli mi?” sorusunun cevap beklediğini hatırlatan İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, bu ve bunun gibi soruların gayet haklı ve yerinde olduğunu kaydetti ve “Aynı zamanda bizlere, yaptığımız iş ile ilgili detaylı bilgi verme fırsatı tanımaktadır. Bu vesileyle kamuoyuna, yapılarımızı projelendirme safhasından teslim aşamasına kadar nasıl inşa ettiğimizi anlatan yol haritamızı aktarma fırsatımız oldu. Aşağıda aktarılan işlemler ve öncelikler, sadece bizlere mahsus özel bir yol veya yöntem olmayıp, bu işi layığıyla yapan tüm meslektaşlarımızın olmazsa olmaz yol haritasıdır. Bu yol haritasına uymadan inşaat yapanları meslektaş olarak kabul etmiyoruz. Bu olmazsa olmaz şartlara uygun olmayan inşaat projelerini tasdik edenleri, kontrol edenleri ve bu inşaatlara iskan müsaadesi verenleri de sebep oldukları felaketlerden dolayı kanunlarımıza ve Allah’a havale ediyoruz” açıklamasında bulundu.

“ZOR BİR YIL GEÇİRECEĞİZ”

Konut arzından, konut edinilmesine kadar birçok noktada zorluklar olduğunu aktaran Başkan Durbakayım, sektörün içinde bulunduğu durumu şu sözlerle özetledi: “Konut kredi faizlerinin yükselmesi, maliyetlerin her gün değişmesi, konut üretiminin ana hammaddesi olan arsa girdisinin tükenmesi, alım gücünün düşmesi, tasarruf sahiplerinin hızlı nakde dönüşebilen yatırım araçlarına yönelmesi gibi etkenleri, konut üretimindeki düşüş nedeni olarak söylemek mümkün. Bozulan arz-talep dengesi, fiyatlar üzerinde baskı oluşturarak konut fiyatlarının hızla artmasına neden olabilir. Yeni proje yapılmadığı sürece, hem arzın azalmasından kaynaklanan fiyat artışı hem de hammadde maliyetlerindeki artışın eklenmesiyle birlikte konut fiyatları kısaca el yakacaktır. Daha da kötüsü, yeni proje üretimi olmadığı için sektör daha da zayıflayacaktır. Türkiye ekonomisine sağladığı istihdam ve vergi gibi katma değerleri azalacaktır.

kentsel dönüşüm

BEKLENTİMİZ, İSTİKRARLI BİR PİYASA…

Diğer taraftan konut üretiminin yavaşlaması, hem üretici hem de tüketici açısından iki önemli tehlikenin habercisidir. Konut üretiminin olmaması/gerilemesi, sektör kaynaklarının azalması ve çarkların dönmemesi anlamına gelir. Bu süreci maalesef mevcut projelerde yavaşlama ve daha da kötüsü iflaslar takip edebilir. Sözün özü, sektördeki bu sürecin devamında enflasyonist bir baskı oluşacaktır. Gerek birinci el gerekse ikinci el satışlar devam ederken, arzın yani konut üretiminin azalması, metrekare birim fiyatlarının hızla artmasına sebep olacaktır. Azalan arzın fiyatları yükselteceğini de unutmamak gerekir. Bilindiği gibi son üç yılda sektörde her geçen gün daha az arz oldu. Söz konusu projelerin hepsi eski maliyetlerle yapıldığı için fiyatları çok az arttı. Konut üreticilerinin elinde eski maliyetli konut kalmadığı için, yeni imalatlar yeni rakamlarla oluşuyor. Bunlara ek olarak, yeni ekonomi yönetimi enflasyonla mücadele ederken faizlerde bir miktar artış olacağı öngörülüyor. Faiz artışının reel ekonomiye artısını ve eksisini yakından takip ediyoruz. Ancak asıl takip ettiğimiz ve beklentimiz, istikrarlı bir piyasa.”

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın